ZMO Samsun Şubesi Önceki Dönem Başkanı Hayati Tosun küresel krizler, gıda krizleri, küresel çevre felaketleri, mülteci akınları, enflasyon ve küresel ısınma gibi bütün dünyadaki olağanüstü olaylara karşı Türkiye'nin gereken önlemi alması için öncelikle, bilimin reddettiği ve çevreye zararlı uygulamalara son verilmesi gerektiğini söyledi.
Dünya'da ve Türkiye'de yaşanan olağanüstü olayların ibretlik olduğunu ve bunun için acil eylem planlarının yapılması gerektiğine dikkati çeken Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Önceki Dönem Başkanı Hayati Tosun, sürdürülebilir bir gıda politikası, sağlıklı bir çevre ve yaşanabilir bir Türkiye için her şeyden önce, bilimsel olarak zararlı olduğu kanıtlanmış uygulamalara, çevre için felakete neden olan siyanürle altın arama gibi uygulamalara biran önce son verilmesi gerektiğini söyledi.
Son yıllarda etkisini artıran ekonomik küreselleşme olgusuyla ortaya çıkan ve hareketlenen sermaye piyasalarının ve güçlerinin Türkiye'de siyanürle altın arama gibi uygulamalarının serbest olmasının ve izin verilmesinin son derece tehlikeli olduğunu dile getiren Hayatin Tosun, "Türkiye'nin yıllardır, genellikle iç dinamiklere bağlı olarak karşılaştığı ekonomik krizle mücadele etmek amacıyla izin verilen, Erzincan ve pek çok yerde olduğu gibi büyük çevre felaketlerine sebep olacak uygulamalardan vazgeçmeliyiz. Avrupa'da yasaklanan çevreye zararlı olacak faaliyetlere karşı çıkmalıyız" dedi.
"Toprağın üstü altından daha değerlidir"
Yaşanan ibretlik olaylardan ders çıkarıp Türkiye'yi olası felaketlerden korumamız gerektiğini ifade eden Hayati Tosun, Türkiye'de pek çok yerdeki olası çevre felaketlerine dikkati çekti. Torun, "Erzincan'da son yaşanan karşılaştığımız olay bir ibret olmalıdır. Bununla ilgili bir kanun teklifi ya da yeni bir modelleme yapılacaksa mevcut olan kuruluşlardaki olumsuzlukların ve eksilerin giderileceği yeni modeller oluşturulmalıdır. Unutulmamalıdır ki; toprağın üstü altından daha değerlidir. Sürdürülebilir yaşam biçimleri açısından baktığımızda, gıda üretimi açısından, gıda krizi, enflasyon ve ekonomi açısından bu büyük önem taşıyor. Yabancı işletmeler, kazancın yüzde 98'ini alıp, geriye çevreye zararlı atıklarını bırakıp gidiyor. Siyaset ve parti ayırmaksızın, bu kötü gidişe dur demek gerekiyor" diye konuştu.
"Karadeniz için de tehlike oluşturuyor"
Erzincan'dakine benzer siyanürle altın arama uygulamalarının Karadeniz Bölgesi için de tehdit oluşturduğunu vurgulayan Hayati Tosun, "Samsun'da Şahin Dağları'nda, Fatsa'da durum aydır. Aynı akıbetin bizi beklemediğini hiçbir kimse iddia edemez. Erzincan'da 10 milyon metreküp toprağın 800 metre sürüklenerek 9 işçiyi altına alması büyük ibretlik bir olaydır. Bu kimyasallarla müdahale edilen ve toprak vasfını yitirmiş bir yığın, bir çöp niteliği taşımaktadır. Zehirli parçacıklardan oluşan bir enkazdır. Çevrenin, doğanın havasını, suyunu ve toprağını ciddi anlamda zehirleyecek bir yığın. Bu tehlikeli atığın doğanın kalbinde olması son derce risklidir. Dünya kriterlerine baktığımızda, oradaki atığın, siyanürün ppm düzeyi 10 binde 5 seviyesinde bile olmayacak denilen bir element siyanür, ancak bugün bölgelerde bu direk, toprağa, havaya ve suya karışma olasılığı bilimsel bir gerçektir. Elbette bunun insan sağlığına ve bölgesel anlamda olumsuz etkileri olacak" şeklinde konuştu.
"Avrupa'da yasaklanmıştır"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan, çevreyi etkileyecek bir etkisi yok açıklamalarının da talihsiz bulduğunu dile getiren Hayati Tosun, "Bu yapılan açıklamalar, devletin kamu vicdanını temsil eden yetkililerin, şirketin temsilcileri niyetiyle açıklamalar yapmaları son derece yanlıştır. Benzer kuruluşlar için her yerde çevreciler ve bilim adamlarının uyarıları dikkate alınmadı. Tüm Avrupa'da siyanürle altın madenciliği yasaklanmıştır. Çevreye zarar vermeden yapılmalıdır. Ancak bu şekilde ülke ekonomisine katkı sağlayabilir. Hele hele deprem bölgelerinde bu kötü yöntemin uygulanması başlı başına bir sorundur. Burada yaşanan olay çevresel etkiyi kurtaracak bir konumda değil. Bu yöntemlere kesinlikle son verilmelidir. Benzer uygulamalar bizim bölgemizde de mevcut. Fatsa'da sürdürülüyor. İki kez gittim. Vicdanım sızlıyor oradaki yeşilin yok edilmesini gördüğümde. Bugün Samsun'da da aynı şey var. Şahin Dağlarında buna benzer bir çalışma var. Meslek odaları ve çevre platformu olarak buna karşı çıktık. Burada da sıkıntı yaşanıyor. İnsanlar uyutuluyor, en yakınımızda Amasya'da da aynı tehlike mevcut" ifadelerini kullandı.
SAMSUN SON HABER - ÖZEL HABER