Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Hilal Genç, 'ÖZLEMEK' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.
ÖZLEMEK
Özlemek kalbe ağır bir duygu olsa da aslında özlenene sevgiyi çoğaltan, duyguları bazen dile, bazen kaleme, bazen de yüreğe, şiire, müziğe, aşkla aktaran bir duygu. Özlemek çok güçlü bir duygu, hele bir de nedeni aşksa.
Kimi zaman bir insanı özlersin, kimi zaman bir yeri. Bazen yalnızlığı, bazen kalabalıkları.
Bazen bir deniz kenarını, bazen gökyüzünü ve bazen senden çok uzakta olanı.
Senin olanı ya da hiç senin olmamış olanı.
Özlersin. Kim bilir belki de, hiç sana gelmemiş olanı.
Bazen huzuru ve bazen de sessizliği.
Özlersin bir yerleri, hiç bilmediğin ve hiç gitmediğin ama yüreğinin seni çektiği.
Özlemek; kimi zaman güzel, kimi zaman heyecanlı kimi zamanda dedim ya kalbe ağır bir duygu.
Özlemek, geçmişte yaşanan ve anılarda iz bırakan duygulara bir uzanış mı? Yoksa ulaşamadığımıza bir hayal ediş, sahip olamadığımıza bir kavuşmak isteği mi? Özlemek bazen duyguları alevlendiren, acı veren bazen de hatıralarınla mutlu olmanı sağlayan bir duygu.
Ne çok şiir yazılmış üzerine, şarkılar söylenmiş.
Sevdiğini özlemiş;
"Özlemek ne derin bir duygu öyle, özlemek ne uzun bir mesafe öyle" demiş Cahit Zarifoğlu
"Uzaktan sevmediyseniz birini, hiç sevdim demeyin" ve "Özlemek ne garip şey ölüyorum sanıyorsun ama ölmüyorsun" demiş Cemal Süreya.
"Aklımdan çıkmıyor,
Aklım çıkıyor, o çıkmıyor" demiş Oğuz Atay.
"Hançerleyip bağrımı delmişse özlem, zamanıdır başka bir yol tutmanın" demiş Pablo Neruda.
"Seni bekleyişimin adı yok, sadece yüreğimde lal olan duamsın" demiş Mevlana.
"Sesini duysam sesine sarılacağım" demiş.
"Herkese selam, sana hasret" demiş Nazım Hikmet.
Ve "uyku tutmuyor gözüm. Anılar sıraya girdi" demiş Ahmet Kaya ve "Özlemekmiş oysa sevmek" demiş.
Sadece sevgiliyi mi özlemiş insan.
"Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim Anne" demiş
"Bir sabah uyandığımda kapım çalsa gelen çocukluğum olsa" demiş
"Denize dönmek istiyorum,
Mavi aynasında suların" demiş.
"Uzaklardayım. Ben bende değilim ki. Ya beni sararsa memleket hasreti? demiş.
Yani özlemek için sadece sevmek gerekmiş.
Birini ya da bir şeyleri.
Ve son olarak bana ait mısralarla bitirmek istiyorum bu hafta yazımı.
Özlem; çok duymuştum bu sözcüğü.
Bazen bir isim, bazen duygu olarak cümlelerde.
Bilmezdim bu kadar dayanılmaz olduğunu.
Ve acı verdiğini,
Çaresiz bıraktığını insanı böylesine.
İnce, ince sinermiş insanın içine.
Yalanmış zaman kavramının birçok şeyi öldürdüğü.
Özlem öyle değilmiş, zaman çoğaltırmış.
Her gün, her dakika, hatta her saniye.
Çoğalırmış, çoğalırmış, zormuş öylesine.
Hilal GENÇ