Samsunspor'u konu alan yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Hamza Küçük, 'Galibiyet Akademiye Yazar' başlıklı yeni yazısını Samsunsonhaber okuyucuları için kaleme aldı.
Galibiyet Akademiye Yazar
Maç öyle bir havada başladı ki Konya maçını tekrar mı izliyoruz acaba diye düşünmeden edemedik. Tatsız, tutsuz bir maç; şut yok, organizasyon yok, pozisyon yok. Böyle maçlarda skor önemli olunca bu tarz oyunlar normal. Karagümrük takımı organize bir takım, oyuncu kalitesi de bizden iyiydi. Gisdol sağ bek sorununu Akademinin kaptanı Mustafa Tan ile çözmüş. Mustafa da iyi bir oyun çıkardı, oyunun başında bir iki pozisyon hatası haricinde çok başarılıydı. Emre Kılınç'a çıkardığı orta öncesi, atacağı yere bakması kaymaklı ekmek tatlısı gibiydi de Emre Kılınç saç baş yoldurdu. Maç öncesi yapılan yorumlarda; tecrübe eksikliğinden bahsediliyordu. Futbolun içinden çıkılamayan en büyük sorun: "Tecrübe". Avrupanın en gözde liglerinde 16 yaşında çocuklar ilk 11'de başlayınca sorun yok, bizim liglere gelince tecrübe diye bir kavram ortaya çıkıyor.
Futbolun son zamanlardaki en gözde diğer terimi de: "Bu ligin oyuncusu değil" veya "ligi iyi biliyor". Süper Lig ile TFF 1. Lig arasında çok bir fark varmış gibi bir kavram.
Tecrübe ve bu ligi bilmek bizim uydurduğumuz kavramlar. Oyuncunun yeteneği, kapasitesi, potansiyeli vardır. Oyuncuda o yeteneği, kapasiteyi görürsen oynatırsın. Potansiyeli varsa da oyuncu üstesinden gelir. Dün akşam 11'de oynayacak diye herkesin heyecanlandığı Arda Güler 25 yaşında mı? Nitcam, Marius'a ve hatta Soner Gönül'e gösterilen sabır bizim çocuklara niye gösterilmiyor. Sezon başı Enes Albak ile başlansa Soner Gönül kadar 11'de oynasa şimdi başka şeyler konuşacaktık. Alperen Pak Nitcham kadar ve hatta fazlasını da oynardı. Başkasına gösterdiğimiz sabrı ve alkışı kendi çocuklarımıza gösteremediğimiz için yıllarca sıkıntı çekmedik mi? Dün Soner Aydoğdu'nun kaçırdığı pozisyonu bizim çocuklardan biri kaçırsa demediği bırakmayacak bir kitle var. Kurumsal ve kalıcı bir yapı olacaksa bunun en büyük yapısını akademi oluşturacak. Akademi de iyi işler çıkarıyor. Dünün en güzel tarafı da galibiyet değil, Akademiden gelen bir oyuncunun direk 11 başlamasıydı. Geçen hafta devre arası Enes oyuna girmişti. İlerleyen haftalarda bu sayının artması transfer tahtasının kapandığı dönemde yönelmemiz gereken yeri gösterecektir.
Önce şunu kabul edelim, bizim ligimiz her kategoride vasat bir lig. Oyunun hızı, temposunu bırakın, topun oyunda kaldığı süreden bile belli oluyor. Bir de öne geçen takımın süreye oynaması var. Bu aslında ligin turnusol kağıdı; Federasyonun, hakemlerin ve futbolun kalitesinin. Öyle kaliteli bir ligimiz var, Cumhuriyetin 100. Yılında Süper Kupa finali Arabistanda oynatmak gibi süper bir karar verdiler. Maçın hakemine kulüp başkanının yumruk attığı, sahadan takımın çekildiği başka bir lig de maalesef yok. Yokları oynuyoruz.
Maç ile ilgili çok fazla şey söylemek doğru değil. Konya ve Alanya maçında takım silik bir oyun oynamıştı, bu maçta da çok farklı değildik. Önemli olan da zaten böyle kötü oyunlarda kazanmak. Gisdol oyuncu değişiklikleriyle oyuna müdahalesini yaptı. Oyuncu değişikliğinde Holse yerine Emre Kılınç da olabilirdi. Holse her hafta üstüne ekleyerek oynuyor. Tait de dün oyuna girdikten sonra ağırlığını oyuna koydu. Fofana tam saç baş yoldururken yaptığı asist ile ilerleyen haftalarda; "hoca Fofana'yı oyuna al" seslerinin devam edeceğini gösterdi.
Ligde kalacak mıyız? Evet kalacağız. Demin bahsettiğim vasatlık, bizim ligde kalmamızı sağlayacak.