Yazıları ilgiyle takip edilen köşe yazarımız, Samsun Barosu Eski Başkanı Av. Kerami Gürbüz, 'Fethi Gemuhluoğlu -'Aşk'ın ve Dostluğun Adamı-' başlıklı yeni yazısını Samsunsonhaber okuyucuları için kaleme aldı.
Fethi Gemuhluoğlu
-'Aşk'ın ve Dostluğun Adamı-
Ahmet Yesevî, Hikmet Divanı'nda;"Hoş gayibden kulağıma ses geldi / 'Allah'ı zikret!' dedi, zikredip durdum işte / Aşksızları görünce yolda kalmış / O sebeple aşk dükkânını açtım işte," der.
Bu aşk dükkanı, Aşık Nesimî'nin, meşhur ilahisinde;"gülden terâzi yaparlar, gül ile gülü tartarlar, gül alırlar gül satarlar, çarşı pazarı güldür gül" diyerek tanımladığı bir ortama ait olmalıdır.
İrfan Fethi Gemuhluoğlu da, Ahmet Yesevî'den yaklaşık bin yıl sonra o aşk dükkanının tezgahtarlarından biri olmuştur. Yaptığı hizmetlerle yaşadığı döneme bir gönül ve hizmet adamı olarak damgasını vuran Fethi Gemuhluoğlu, sağlam karakteri, toplumu bir bütün olarak ele alan hoşgörülü tutumu ve herkese sevgiyle/dostlukla yaklaşımından dolayı etrafında aydın bir çevre oluşturdu. Zarif bir İstanbul Türkçe'siyle yaptığı konuşmalarında, iman, aşk, emek, hürriyet, güzel ahlak, çalışkanlık gibi değerlerin savunucusu oldu.
Fethi Gemuhluoğlu Spor ve Sergi Sarayı Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Basın Müşavirliği görevlerini ifa ettikten sonra 1969'dan vefat tarihi olan 5 Ekim 1977'ye kadar Türk Petrol Vakfı'nın Genel Sekreterliği'ni yürütecektir. İşte bu görevi esnasında Anadolu'nun dört bir yanından İstanbul'a eğitim için gelen gençlerin elinden tutacak, onlara sağladığı burslarla maddi olarak ayakta kalmalarını sağlamaya çalışırken, bir yandan da onlara yerine göre ağabeylik yerine göre babalık yaparak manevi destek sağlayacaktır.
Gemuhluoğlu'nun elinden tuttuğu gençlere ilk tanışmalarında sorduğu bazı soruları vardır. En önemli sorusu, "sen hiç aşık oldun mu ?" dur. Bu soru karşısında Anadolu'dan gelen gençlerin çoğu kızarır, bozarır. Kimisi "ne demek aşk, asla!" der, kimisi de mahçup mahçup "evet" der. Gemuhluoğlu, "ne demek aşk, asla!" diyenleri tatlı-sert bir üslupla azarlar, onları,"ben hayatta sevmemiş, gönül adamı olmamış insanı ne yapayım?"diyerek tersler. Aslında bu başlangıç, güzel bir dostluğun ilk adımıdır ve bu şekilde tanıştığı hemen hemen tüm gençler, O'nun sohbetlerinin müdavimi olmuşlar ve O'nun yol göstericiliğinden faydalanmışlardır.
Dostluğu ve dostluk kavramını çok ileri boyutlara taşımış, insanın her şeyden önce kendisine dost olmasını öğütlemiştir. Sonra sırasıyla, fikre dost, tarihine dost, coğrafyasına dost, çevresine dost bir gençliği yetiştirmenin sancısını çekmiş, tüm gayreti bu yönde olmuştur. Ancak, sadece, uyku ile politikaya (siyasete değil) bir de paraya dost olunmamasını, bunlara düşman da olunmamasını öğütlemiştir.
Çok farklı kesimlerden, çok farklı ideolojik tercihi olan insanlarla kolaylıkla dostluk kurmuştur. Bu dostlarından biri Neyzen Tevfik'tir. Neyzen Tevfik'in"Feleğin kahpe başında paralansın parası", "Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye"dizelerine hayrandır. Türkiye'nin çok farklı yerlerinden o kadar çok dostu vardır ki, dostlarının kendisine takmış oldukları "Türkiye'nin muhtarı" lakabını fazlasıyla hak etmiştir.
Tek kelimeyle aşkın ve dostluğun adamı olarak tanımlayabileceğimiz Gemuhluoğlu, ölüme dahi dosttur. Nitekim, ölüme dost olmayı şu sözleriyle ifade eder :"Ölüme dost olunuz. Ahiret dünyada başladığına göre, dünya ve ahiret tefriki (ayrımı) bizim izafi (göreceli) değerlendirmemizdir... O zaman nasıl kendimize dost olmak mecburiyetinde isek, ölüme de dost olmak mecburiyetindeyiz. Çünkü ölüm, insana Peygamberimizin ifadesiyle "... gözünün akının siyahına olan yakınlığından daha yakındır." " Yine, ölümü şu sözlerle karşılamaktadır; "Ölüm mutluluk benim için. Çünkü çocukluğumda yüz paraya alıp uçurduğum kuşlarım, cennetin kapısında beni bekliyorlar. Onların yanına gitmek, ne güzel şey."(Gemuhluoğlu'nun çocukluğunda eğlence için kurulan panayır ve bayram yerlerinde saka denilen şahıslar kafeslerde kuşları toplarlar ve özellikle çocuklar sakaya para vererek paralarının yettiği ya da diledikleri kadar kuşu özgür bırakırlarmış. Merhum Gemuhluoğlu, buna vurgu yapıyor.)
Çoğumuzun egosunu pazarladığı hırs dükkanlarıyla dolu şu dünyada açtıkları aşk dükkanlarıyla insanlara insanlığını hatırlatmaya çalışanlara ne mutlu !...
Son söz :"Aşk imiş her ne var âlemde / İlim bir kıyl u kâl imiş ancak." (Fuzûlî)