Samsun'da geçen yıllara göre yüzde 80'in üzerinde rekolte düşüklüğü yaşanan kestane üretiminin dal kanseri tehdidi ile karşı karşıya olduğu ve ağaçların hızla kuruduğu belirtildi. Asırlık ağaçların büyük bölümünün hızla kuramaya yüz tuttuğu Samsun'da üreticiler son 4 yılda kestane ağacı sayısının da hızla azaldığına dikkati çekiyor.
Samsun'da kestane üretiminin en yoğun bir şekilde gerçekleştirildiği bölgelerin başında gelen Nebiyan yöresinde kestane üretimi yapan üreticiler son 4 yılda hızla düşen üretim miktarına ek olarak kestane ağaçlarını tehdit eden dal kanserinden dert yanıyor.
ÜRETİM YÜZDE 80 DÜŞTÜ!
Samsun'un Nebiyan yöresinde asırlık ağaçların önemli bir bölümünün dal kanseri nedeniyle kuruduğunu belirten Kestane Üreticisi Halim Metin, ağacın uç bölgesinden başlayan hastalığın zamanla bütün ağacı etkisi altına aldığını ve tamamen kuruttuğuna dikkati çekti.
Yaklaşık olarak son 4 yıldır üretimin hızla düştüğünü dile getiren Halim Metin, "Önlem alamıyoruz. Asırlık ağaçlarımızın çoğu kurumuş durumda. Hastalık ağacın özellikle uç bölgesinden başlıyor. Son zamanlarda ağaçlarımızın çoğunda bu hastalığa rastlıyoruz. Bu durum bizleri çok mutsuz ediyor. Yaklaşık 4 yıldır verimimiz hızla düşüyor. Yöremizde en çok kestane ağacına sahip olan bizdik. Bizim kestane ağaçlarımızın, tamamı kendi dikimiz olan bahçe kestanesidir. Buna rağmen son yıllarda kanser nedeniyle ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Yaprak açım zamanı, yapraklarda ur meydana geliyor. Bu urun içini bıçakla kestiğimizde ise minik minik kurtçuklarla karşılaşıyoruz. Bu kurtların olgunlaşmış hali ise küçük bir arı kadar" dedi.
KESTANE DAL KANSERİNE KARŞI YENİ UMUT: KESTANELER KURTULACAK
Hastalığın kestane ağaçlarında önemli derecede kayıplara neden olduğunu belirten ADÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Okumuş ise, çalışma sahası içinde bulunan Nebiyan Yöresinde kestane dal kanserine karşı çalıştıklarını ve bu sorunu çözüme kavuşturacak çareler araştırdıklarını söyledi.
Kestane dal kanseri (Cryphonectria parasitica) hastalığının, kestane ağaçlarında kuruttuğunu ve geleceğini tehdit ettiğine dikkati çeken Prof. Dr. Ahmet Okumuş, "Türkiye'de bu hastalık ilk kez 1967 yılında Marmara bölgesinde tespit edilmiş ve sonrasında birçok bölgeye yayılmıştır. C. parasitica'nın spor formları rüzgâr, yağmur, böcekler ve kuşlarla yayılmaktadır. Hastalık etmeni, böcekler tarafından oluşturulan yaralardan, hasat sırasında dallarda oluşturulan yaralardan odun kabuk dokusuna girerek dokunun ölmesine neden olmaktadır. Fungus konukçu bitkilerde parazitik olup geniş yapraklı ağaçlar üzerinde saprofit olarak yaşamaktadır. Uluslararası ticarette, konukçu bitkilerle, odun ya da kabuk üstünde taşınabildiğinden karantina tedbirleri uygulanmalıdır" diye konuştu.
PEK ÇOK ÜLKE AYNI DERTTEN MUZDARİP!
Pek çok ülkede benzer sorunla yüz yüze olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ahmet Okumuş, Türkiye'de binlerce ağacın bu hastalık nedeniyle zarar gördüğünü açıkladı. Prof. Dr. Okumuş, "C. parasitica, EPPO (OEPP/EPPO, 1982) için A2 listesinde yer alan karantina organizması olup EPPO bölgesinin güney kısmından daha kuzey alanlara yayılması kayda değer kayıplara neden olmaktadır. Etmenin oldukça düşük ırk çeşitliliği olması nedeniyle enfekteli alanlardaki kayıplar azalmış gibi görünmesine rağmen, yeni ırkların Güney Avrupa'nın kestane alanlarında zararlı etkilere neden olduğu bilinmektedir. Orman çiftçisinin korkulu rüyası haline gelen kanser ile mücadelede değişik kurumlar tarafından birçok değişik çalışma yapılmıştır. ADÜ Teknokent Firması Tarbio Biyoteknoloji tarafından kestane kanserine karşı probiyotik ürün geliştirildi. Ülkemizde yaklaşık 2 milyon kestane ağacı kestane kanserinden zarar görmüştür. 2022 yılında en çok üretilen ve ihraç edilen ürünler arasında bulunan kestane, tek başına üretimin yaklaşık yüzde 20'lik kısmı ile yaklaşık 30 milyon dolarlık bir girdi sağlamıştır. Bugüne kadar Amerika, İtalya, Avusturya ve birçok kestane üreten ülkelerin binlerce ağacı kestane kanseri sebebiyle kurumaya yüz tutmuştur. Ülkemiz kestane alanları olan Marmara, Ege ve Karadeniz bölgesindeki üreticiler, her yıl verim olarak düşüşler yaşamakta bu düşüş bazı üreticilerde verim yüzde 10'lara kadar düşmüştür. Bunun yerine her yıl yeni fidan dikerek bu boşluğu doldurmak istemekte ancak fidanın verimli hale gelmesi için hem maliyet ve hem de seneler gerekmekte bunlar da kansere yakalanmaktadır. Bu amaçla bugüne kadar; hypovirulent tip, toleranslı kestane fidanı, yüzey asit uygulaması, bordo bulamacı, gülleci bulamacı, çamaşır suyu, yabancı ot ilacı gibi uygulamalar yapılmış olmasına rağmen hastalıkla mücadelede istenilen noktaya erişilememiştir" şeklinde konuştu.
SAMSUNSONHABER-ÖZEL HABER