Su uzmanı Prof. Dr. Yusuf Demir, 'Önümüzdeki yüzyılda tüm dünyada 'su'ya göre bir düzen kurulacak, küresel mücadelelerin odak noktasında su olacaktır. Dünyanın yüzde 40 tan fazlasının su krizi ile karşı karşıya olması, her geçen gün artan küresel iklim etkisi ve bağlı doğal afetler bizleri ana kaynağımız olan suya sahip çıkma noktasında daha da so
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, Samsun'da bulunan Ordulular Derneği'nde 'Su Okuryazarlığı Konferansı' verdi. Suyun kullanımı, tüketimi, korunması konularında bilgi aktaran Prof. Dr. Yusuf Demir, önemli açıklamalarda bulundu.
'Suyun değerini bilmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerekiyor'
Prof. Dr. Demir, 'Günlük kullanılan suyun nasıl dağıtıldığı, arıtıldığı, bunun yanı sıra suyun kalitesi ve güvenliğini koruyan, ne kadar su kullanıldığını ve tam olarak ne için kullanıldığını bilen bireylere de su okuryazarı denilmektedir. Yenilikçi teknolojiler kullanılarak suyun korunması, tasarrufu için yeni yöntemler geliştirilmesi, kirletilen suların doğal yollarla temizlenmesi, bilinçlendirme çalışmaları, suyla ilgili konuların anlaşılmasında disiplinler arası yaklaşımlara dayalı etkinliklerin üretilmesi ve kullanımı ve buna benzer çalışmaların yapılması ve suyla ilgili sorunlara karşı gerçekleştirebilecek çözümler üretme çalışmaları bu kapsam içerisinde değerlendirilmesi gereken çalışmalardır' diye konuştu.
'Dünyada suya göre bir düzen kurulacak'
İleriki yıllarda suyun küresel mücadelelerin odak noktası haline geleceğini belirten Prof. Dr. Demir, 'Önümüzdeki yüzyılda tüm dünyada suya göre bir düzen kurulacak, küresel mücadelelerin odak noktasında su olacaktır. Türkiye de artık su zengini bir ülke değil, aksine su stresi yaşayan ve su fakirliği sınırına gelen bir ülkedir. Hayatımızı idame ettirebilmemiz için olmazsa olmaz, aynı zamanda dünya için en kıymetli ve en stratejik kaynaklardan biridir su. Ancak su, sınırsız bir kaynak değildir. Bir damlasını bile boşa harcamamamız gerekiyor, çünkü boşa akan her damla hepimizin geleceğini tehdit etmektedir. Artan nüfus, sanayileşme, plansız kentleşme ve endüstriyel tarıma geçişle birlikte son yüzyılda küresel su kullanımı 6 kat artmıştır. Son yıllarda karşı karşıya kalınan çevre kirlilikleri özellikle su kaynaklarını etkilemektedir. Temiz suya erişim giderek zorlaşmakta, bu nedenle suyun değerini bilmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerekmektedir' şeklinde konuştu.
'Su bilinci küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalı'
Prof. Dr. Demir şunları söyledi:
'Bu konuda elbette devletlerin alacağı önlemler var ancak bireysel farkındalığın artması da bir o kadar önemlidir. Bunun için etkin yollardan birisi de su okuryazarlığıdır. Su okuryazarlığı çalışmaları toplumun tüm fertlerini ilgilendirmektedir. Aileden başlayan eğitim, ilkokulda ve yaşam boyu devam eden bir eğitim anlayışına dönüştürülerek sürdürülmelidir. Suyu tanımadan, anlamadan suya sahip çıkmak ve korumak mümkün değildir. Dünyanın yüzde 40 tan fazlasının su krizi ile karşı karşıya olması, her geçen gün artan küresel iklim etkisi ve bağlı doğal afetler bizleri ana kaynağımız olan suya sahip çıkma noktasında daha da sorumlu hale getirmektedir. Özellikle günümüzde suyun kıymetini bilme ve koruma, bu amaçla su ayak izi, karbon ayak izi gibi kavramları anlama ve uygulama noktasında hepimize önemli sorumluluklar düşmektedir. Su tüm insanlığın meselesidir. Suyu tanımak ve anlamak, insanı tanımak ve anlamak ile eş anlamlıdır. Gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam ve dünya bırakabilmek için bugünden hepimizin su okuryazarlığı konusunda bir şeyler öğrenmesi ve uygulamaya koyması zorunludur. Devletlerin yapabilecekleri kadar halkında yapacakları bu süreçte oldukça önemlidir. Özellikle mevcut sularımızı korumak, su kullanımını düzenlemek, sürdürülebilir su anlayışını hayata geçirebilmek hepimizin sorumluluğundadır. Bu amaçla aile eğitimleri, ilköğretim ve yükseköğretim eğitimleri ayrı öneme sahiptir. Yerel yönetimlerin sorumluluğu bu süreçte her kesim ve kurumdan daha önemli ve önceliklidir. Her bir yerel yönetim bir su okurluğu birimi oluşturmak ve suyu anlama ve anlatma noktasında sorumluluk almak zorundadır. Suya sahip çıkmak ve tanımak yediden yetmişe hepimizin sorumluluğundadır. Bir damla su bir can demektir. Suyu anlayacağız, tanıyacağız, koruyacağız ve anlatacağız. Yarınlara güvenle bakabilmenin, sürdürülebilir geleceği inşa edebilmenin tek yolu budur.'