Evrenin Gizemli Dünyasına Yolculuk -6
Deney ve gözlemlerle fikirleri sınamak
Sınavı geçen fikirleri ilerletip, geçemeyenleri elemek.
Her koşulda delilleri takip etmek ve her şeyi sorgulamak.
Bu şartları kabul ederseniz kozmos sizindir.
Neil de Grasse Tyson
Çocukken "çok büyük" kavramını anlatabilmek için kollarınızı açarak sıklıkla"Dünya kadar büyük" dediğinizi hatırlayın.
Annenize, onu ne kadar çok sevdiğinizi ifade edebilmek için"Anneciğim seni dünyalar kadar çok seviyorum"diye defalarca söylemişsinizdir.
Yıllar geçtikçe, yavaş yavaş büyüdük ve Dünya ile ilgili bilgilerimiz arttıkça onun imgemizde beliren büyüklüğü, küçülmeye başladı.
Hatta, bir fizikçi, bir astronom veya bir kozmolog, Dünyanın ne kadar küçük olduğunu ifade edebilmek için doğal olarak"olağanüstü küçük" sözcüklerini kullanma ihtiyacı duyar.
Dünyanın "büyüklüğünü" daha iyi kavrayabilmek için haydi hayal gücü uzay gemimizle uzaydaki yolculuğumuza devam edelim.
Bu defa yolculuğumuzun başlangıcıSamsun Cumhuriyet Meydanı olsun. Kalabalığın şaşkın bakışları altında uzay gemimiz yolculuğa başlıyor.
100 metre uzaklığa gittiğimizde, etraftaki binaların çatılarını ve daha çok meydanda rastgele hareket eden küçülmüş insanların kafalarını görüyoruz.
Yerküreden 1 kilometre yüksekliğe eriştiğimizde, binaların çatıları küçülürken, insanlar da küçülmeye devam ediyor. Görüş alanımız ise, Bafra ve Çarşamba ilçeleri sınırlarına kadar uzanıyor.
10 kilometre yükseldiğimizde binaların çatıları çok küçülürken insanları rastgele hareket eden karıncalar gibi görmeye başlıyor, hatta büyük ölçüde görünmez oluyorlar. Neredeyse yolcu uçaklarının seyir irtifasının üst sınırına yaklaşıyoruz. Görüş alanımız ise, Karadeniz'in engin mavilikleriyle Canik dağlarının yeşilliklerine kadar uzanıyor.
Ama biz yolcu uçağında değil bir uzay aracındayız. 100 kilometre yüksekliğe ulaştığımızda, artık gün ışığında Samsun şehri tamamen gözden kaybolurken, görüş alanımız ise Türkiye sınırlarının ötesine uzanıyor.
Ne oldu o insanlara? Artık bir toz zerresi kadar bile değiller.
Devam edelim.
10.000 kilometre uzaklığa gittiğimizde, artık denizleriyle, kıtalarıyla muhteşem Dünya küremiz görüş alanımızda. Mavi gezegenimizin bu muhteşem görüntüsü bizleri büyülemekle birlikte gizemli bir huşuya sürüklüyor.
İster istemez kendi kendimize şu soruları soruyoruz;
Evrenimizdeki trilyonlarca, trilyonlarca ve trilyonlarca gök cisminin içerisinde bizim gibi zeki varlıklara ev sahipliği yapan böyle muhteşem başka bir gezegen var mı?
Yoksa muazzam büyüklükteki evrende yapayalnız mıyız? Biricik miyiz?
Bu evren sadece bizim için mi anlamlı?
İnsanı iliklerine kadar ürküten sorular bunlar.
Devam edelim?
1 milyon kilometre uzaklığa gittiğimizde, gezegenimiz 10 santimetre çapında karanlıklar içerisinde yüzen küçücük bir küre parçası artık.
100 milyon kilometre uzaklığa gittiğimizde, artık gezegenimiz 1 milimetre çaplı mavi bir nokta.
1 milyar kilometre uzaklığa gittiğimizde ise, 8.5 milyar insanın yaşadığı devasa büyüklükteki Dünyamız artık bir toz zerresi kadar bile değil; görünmüyor.
En yakın yıldız olan Alfa Centauri C; 42 trilyon kilometre, en yakın galaksi Andromeda; 2.2 milyon ışık yılı uzaklıkta. Bir de buralardan dünyamıza bakın; ışıldamıyor bile?
Görünür evrenin büyükleriyle kıyaslandığında bir atom boyutunda dahi değil.
Hani o devasa Dünyamız nerede?
Bitmek tükenmek bilmeyen hırslarımız, küçük bir parçası için uğruna savaştığımız ve milyonlarca insanın canice birbirinin canına kıydığı o devasa Dünyamız, nerede?
Hüzünleniyoruz? Devasa evrende bir eşi bulunmayan gezegenimiz, evimiz ve kozmik adresimiz olan Dünyamıza çok haksızlık ettiğimizi düşünerek hüznümüz bir kat daha artıyor. Keşkelerimiz artıyor. Keşke onu bu kadar hırpalamasaydık.
Artık bu uzaklıklardan bakan bir gözlemci için "devasa" Dünyamız, bir atom boyutundadır.
Serçe parmağınızın tırnağında bile yaklaşık 10 milyar atom olduğunu biliyor muydunuz?
Ya da, bir insan vücudunun ortalama 7 oktilyon (7.000.000.000.000.000.000.000.000.000) atomdan oluştuğunu biliyor muydunuz? Bunu hatırımızda tutalım.
Ya atomlar!
Ünlü astrofizikçi Neil de Grasse Tyson'ın söylediği gibi; "Güneşler kadar büyük atomlar ve atomlardan küçük evrenler keşfedeceğiz"
Ne demek ki bu?
Albert Einstein'ın, evrenin işleyiş mekanizmasının anlaşılmasında bize en büyük rehberliği eden o ünlü izafiyet teorisinin temel felsefesi, Neil de Grasse Tyson'ın söylediği bu cümlede yatıyor.
Neil de Grasse Tyson ve Albert Einstein'ın bakış açılarından atomu anlamaya çalışalım.
Genellikle, atom modelimizi, Güneş sistemine benzeterek onu kavramaya çalışırız. Güneşin yerine proton ve nötronlardan oluşan çekirdeği, Güneş etrafında dolanan gezegenlerin yerine de, çekirdek etrafında dolanan elektronları koyarak kurarız benzerliği.
Bu modellemelere göre, nasıl Güneşle Dünya arasında 150 milyon kilometrelik ölçülebilir devasa bir boşluk varsa -tam da Neil de Grasse Tyson'ın"Güneşler kadar büyük atomlar" ifadesinde söylediği gibi- atom çekirdeğiyle elektronlar arasında da aynı oranda olağanüstü büyük bir boşluk var.
Şayet, Güneş etrafında dolanan bir gezegen üzerinde yaşam ortaya çıkmışsa, benzer işleyiş mekanizmasına sahip bir atom çekirdeği etrafında dolanan bir elektron üzerinde de bir yaşam olabilir mi?
Yeterince uzak bir noktadan baktığımızda bir atom boyutunda görünen Dünyamız, başka bir yapının veya oktilyonlarca atomlardan oluşan daha büyük bir canlının bir atomu olmasın?
Uçuk bir soru, fakat aklımıza geliyor işte.
Bunlar henüz zihinlerimizde somutlaştıramadığımız kanıtı olmayan evrensel gerçekler.
Düşünün!
Aslında, evrenin olağanüstü gizemlerle dolu doğasını keşfetmemiz için, sanki bir parodoks gibi görünen,"Mikro dünyalariçerisinde makro dünyalar, makro dünyalar içerisinde mikro dünyalar!"aforizması bize rehberlik eden felsefemizi oluşturabilir.
Artık büyüklük kavramlarıyla ilgili genel bir görüş oluşturduğumuza göre, uzay ve zamandan bağımsız hayal gücü uzay gemimizle varoluşun muhteşem anlarına tanıklık ettiğimiz heyecan dolu yolculuğumuza devam edeceğiz.
Saygılarımla
Prof.Dr. Hüseyin KALKAN
Not: Her türlü eleştiri ve sorularınızı 05333465800 numaralı WhatsApp tan veyakalkanh@omu.edu.tr adresinden yazabilirsiniz.