Evrenin Gizemli Dünyasına Yolculuk -4
"Hayal gücüher şeydir.
Hayatın gelecekteki güzelliklerininön izlemesidir.
Gerçekten yapmak istediğiniz bir şeyden asla vaz geçmeyin.
Büyük hayalleri olan bir insan
Tüm gerçekleri bilen bir insandan daha güçlüdür...
Hiç hata yapmamış bir insan hiç yeni bir şey denememiştir?
Dünden ders çıkarın, bugünü yaşayın, yarın için umut besleyin.
Önemli olan şey sorgulamayı hiç bırakmamaktır."
Albert Einstein
Bir önceki yazımızda, var oluş hikayemizin 13.8 milyar yıl önce Big-Bang olarak isimlendirdiğimiz olağanüstü bir patlamayla başladığını, bu patlama anındaki sıcaklığın 1032 derece santigrat olduğunu ve bugün bildiğimiz maddenin en küçük yapı taşları olan foton, proton, nötron, elektron ve kuark gibi atom altı parçacıkların olağanüstü bir karmaşa ve kaos içerisinde rastgele hareket ettiklerini söylemiştik.
Yine bir önceki yazımızı"Peki büyük patlamadan hemen sonra oluşan bu olağanüstü karmaşa içinde de bir düzen var mıdır?
Bu düzen ya da düzensizliği anlamlı bir model ile temsil edilebilir miyiz?" sorularıyla bitirmiştik.
Sorularımıza cevap aramak için olağanüstü özelliklere sahip bir uzay gemisi inşa ettiğimizi ve zamanın başladığı t = 0 anına gönderdiğimizi hayal edin. Başlangıç anından günümüze kadar zamanda yolculuk yapacak bu gemi, evrenin belli kritik noktalarındaki varoluş anlarına tanıklık ederek o bilgileri günümüze taşıyacak.
Zaman!
Zamanın nasıl ortaya çıktığı ve ne zaman başladığıyla ilgili tartışmalar büyük bir belirsizlik içerisinde devam ederken, t = 0 anını, zamanın başlangıç anı olarak kabul etmek, 13.8 milyar yıllık evren tarihi senaryomuzu kurgulamak için iyi bir yöntem.
Artık, uzay gemimizi, t = 0 başlangıç anından itibaren harekete başlatarak zamanın çarklarını döndürmeye başlayabiliriz.
İlk karşılaştığımız ortam henüz daha insan aklının modellemesini yapamadığı bilinmezliklerle dolu karanlık bir dönem. Birinci saniyenin olağanüstü küçük bir kesri olan 10-44 saniye anına kadar süren bu karanlık dönemi biz fizikçilerPlank Zamanı olarak isimlendiriyoruz.
Uzay gemimiz bu karanlık bölgeden çıkar çıkmaz, büyük patlamanın ilk ürünleri olan foton, proton, nötron, elektron ve quark gibi atom altı parçacıkların olağanüstü bir karmaşa içerisinde yüzdüğü alanda yolculuğuna devam ediyor.
Zamanda hızla yolumuza devam ederken, saniyenin yüzde biri kadar bir zaman sonra, evrenin sıcaklığı 100 milyar derece santigrat değerine düşüyor. Bu öyle bir sıcaklıktı ki Big-Bang'in ilk ürünleri olan proton, nötron, elektron gibi atom altı parçacıklarının bir arada kalması imkansızdı.
Bu şok sıcaklık düşüşleri, karmaşa içindeki evrende olağanüstü olayların gelişmelerini de beraberinde getirdi.
Yolculuğumuzun en kritik noktalarından birine geldik. Evrendeki her şeyi, her hareketi, her olguyu ve aklınıza gelebilecek her türlü süreci kontrol edecek olan, bütün varoluşların inşasını ve mimarisini gerçekleştirecek, olağanüstü özelliklere sahip doğanın dört temel kuvvetinin sahneye çıkışına tanıklık ediyoruz.
Bu kuvvetleri bir kez daha analım:
Şiddeti 1038 büyüklüğünde ve menzilli 10-15 metre olanGüçlü Çekirdek Kuvveti,
Şiddeti 1026 büyüklüğünde ve menzilli 10-17 metre olanZayıf Çekirdek Kuvveti,
Şiddeti 1036 büyüklüğünde ve menzilli sonsuz olanElektromanyetik Kuvveti,
Şiddeti 1 büyüklüğünde ve menzilli sonsuz olanKütle Çekim Kuvveti.
(Not: Burada kütle çekim kuvvetinin büyüklüğü bir birim kabul edilerek, diğerleri ona göre bağıl büyüklük olarak gösterilmiştir.)
Bu kuvvetler, muhteşem bir şekilde, her birisinin tam da olması gereken büyüklükte, tam da olması gereken zamanlamayla, tam da olması gereken bir sıralamayla ortaya çıkıyor ve başlangıçtaki karmaşayı ortadan kaldırarak bugün biz canlıların oluşumuna kadar uzanan 13.8 milyar yıllık muhteşem evrenimizin inşasına soyunuyordu.
Tabi uzay aracımızdan varoluşun muhteşem görüntülerini izlerken;
Bu kuvvetlerin doğası nedir ve neden dört kuvvet?
Neden bu kuvvetler tam da olması gereken büyüklüklere sahipler?
Kuvvetlerin ortaya çıkış sıralamaları rastgele mi, yoksa yaratıcının mı tercihi?
Acaba, bu kuvvetler daha farklı özelliklere sahip olsaydı biz bugün burada bu hikayeyi yazabilir miydik?
Bu kuvvetlerin ve sahip olduklarıkritiközelliklerin Big-Bang patlamasının şiddetiyle bir ilgisi var mıydı?
gibi, soruları sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Belki de 10.000 yıl önce yaşamış atalarımız, benzer soruları suyun sıcaklığa bağlı olarak hal değişimleri için soruyorlardı.
Çünkü su 100 derece santigrat üzerinde buhar halindeyken, sıcaklığı 100 derece santigradın altına düştüğünde, sıvı haline dönüşürken, sıfır derece santigrat ta ise katı buz haline dönüşmektedir. Hatta sıfır derecenin altına doğru gidildikçe olağanüstü şekillere sahip kristal yapılara dönüşmektedir.
10.000 yıl önce atalarımız için bir gizem olan suyun hal değişim olayı, bugün kimyacılar ve fizikçiler için artık bir gizem olmaktan çıkmıştır.
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinde çalışan yaklaşık 10.000 bilim insanının milyarlarca Euro harcayıp evrenin başlangıcında ortaya çıkan bu kuvvetlerin gizemlerini çözmek için yaşadıkları heyecan, belki de yakın veya uzak bir gelecekte bu dört kuvvetin ortaya çıkışındaki gizemleri de açıklığa kavuşturacak.
Zaman ilerledikçe evrenin çapı genişliyor, sıcaklık hızla düşmeye devam ediyor ve ortaya çıkan dört kuvvet bugün bizleri oluşturan maddenin yapı taşlarını ilmek ilmek işleyerek inşa etmeye başlıyor.
Biz de uzay gemimizle zamanda yolculuğumuza devam ederek varoluşun bu muhteşem anlarına tanık olmaya devam ediyoruz.
Evrenin Gizemli Dünyasına Yolculuk etmeye devam edeceğiz.
Saygılarımla
Prof.Dr. Hüseyin KALKAN