İç Mimar Nur Gül Arslan, pandeminin iç mimariye olan etkileri hakkında yaptığı değerlendirmede, sürecin pek çok kişiye fazlalıklardan arınma imkanı sunduğunu söyleyerek, 'Rahat hissettiğimiz mekanlara yöneldik' dedi.
Korona virüs pandemisinin bir arınma süreci başlattığını dile getiren İç Mimar Nur Gül Arslan, 'Kendimizi, ailemizi korumak adına fiziksel olarak sosyalleşemediğimiz günlerde içimize döndük, kendimizi keşfettik. Tam da bu esnada deneye deneye bedenimize, ruhumuza, sağlığımıza, psikolojimize iyi gelenleri bulduk. Bizlere iyi gelmeyen, iyi hissettirmeyen tüm eşyalardan, alışkanlıklardan ve hatta insanlardan arınmaya başladık. Hayatlarımızda anlam aramaya başladık. Daha derin bağlar kurmaya, samimi bulduğumuz, rahat hissettiğimiz insanlara, mekanlara, doğaya veya doğallığa yöneldik' diye konuştu.
'Atıl eşyalar enerjimizi tüketiyor'
Tüm bu kazanımların yaşanılan mekanlara da yansıdığını söyleyen Arslan, 'Vakit geçirdiğimiz mekanların fonksiyonelliğiyle estetiği önem kazanmaya başladı. İç mekanlarda geçirdiğimiz uzun saatler eşyalarımızla yüzleşmemize sebep oldu. Temasta gittiğimiz azalmayı, iç mekanlara da yansıttık. Atıl eşyaların, işlevsiz objelerin enerjimizi tükettiğinin farkına vardık' şeklinde konuştu.
'İç mimarlık disiplini israfın önüne geçer'
Mekanların işlevselliği konusunda iç mimarinin önemine değinen Arslan, 'Planlanmamış, projelendirilmemiş uygulamaların sonucu hem yaşam kalitemizi olumsuz etkiliyor hem de malzeme israfına sebep oluyor. İç mimarlık disiplini bu israfın önüne geçmek ve optimize kaynak kullanımıyla maksimum faydayı sağlamak üzere mekan tasarlamayı düstur edinir, amaçlar. İnsan ve mekan her zaman uyum içinde olmalı. Yerel malzemenin ve işçiliğin kullanımı artık büyük önem arz etmekte. Bu, hem kaynak israfına dur deyip hem de bu sayede kaynak israfından kaçınırken, bir yandan daha ekonomik ve diğer bir yandan da daha samimi, doğal mekanlar oluşturmamızı sağlar. Mekanda kullanılması planlanan her objenin gerekli bir amaca hizmet edip etmediğini sorgulamalıyız' diye konuştu.