İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Harika Uğurtay, sıcak çarpmasının ölüme neden olabileceğini söyledi.
Sıcak çarpmasının 40 derecenin üzerine çıkan yüksek bir vücut sıcaklığı ve deliryum, konvülsiyon veya koma ile sonuçlanan merkezi sinir sistemi işlev bozukluğu ile karakterize, yaşamı tehdit eden bir hastalık olduğunu söyleyen VM Medical Park Samsun Hastanesi İç Hastalıkları Kliniği'nden Uzm. Dr. Harika Uğurtay, artan sıcak havalar nedeniyle uyarılarda bulundu.
Tıpta 'hipertermi' olarak adlandırılan sıcak çarpmasının ihmal edilmemesi gereken bir sağlık sorunu olduğunu belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi İç Hastalıkları Kliniği'nden Uzm. Dr. Harika Uğurtay, 'Sıcak çarpması için ölüm oranı çok yüksektir, tedavi durumunda bile yüzde 10 ölüm riski söz konusu olabilir. Sıcak çarpması anında şok, aritmiler, miyokardiyal iskemi, böbrek yetmezliği ve nörolojik disfonksiyon içeren ölümcül sorunlar yaşanabilir. Bu nedenle acil tıbbi müdahale hayati önem taşır' dedi.
Eforlu sıcak çarpması sporcuları etkiliyor
Sıcak çarpmasının iki farklı ortamda gerçekleştiğini söyleyen Uzm. Dr. Harika Uğurtay, 'Eforlu sıcak çarpması; sıcak, nemli havalarda kas eforunun aşırı ısı depolanmasına neden olduğu aşırı bir eforla hipertermi şeklidir. Etkilenenler genellikle genç ve sağlıklıdır. Genellikle askere alınanlar veya atletlerdir, bu da bu durumdaki hastalar arasında erkeklerin baskınlığını açıklayabilir. Kolaylaştırıcı faktörler, iklime uyum eksikliği, kardiyovasküler kondisyon eksikliği, dehidrasyon (sıvı kaybı), ağır giysiler giymek ve aşırı eforu içerir' diye konuştu.
'Klasik sıcak çarpması yaşlıları vuruyor'
Sıcak çarpmasının diğer türü olan klasik sıcak çarpmasının ise en çok sedanter (hareketsiz yaşayan), yaşlı kişilerde görüldüğünü vurgulayan Dr. Harika Uğurtay, 'Klasik sıcak çarpmasında hipertermi varlığına rağmen terleyememe sıklıkla gözlendiğinden, altta yatan kusur ısı dağılımının bozulmasını içerebilir. İskelet-kas metabolizması veya vücut ısısı kontrolünde (termoregülasyon) anormallikleri öne sürülmüştür, ancak kanıtlanmamıştır. Altta yatan hastalıklar, özellikle kardiyovasküler hastalıklar sıklıkla mevcuttur. Diğer faktörler ise nörolojik bozukluklar ve bilinç bozukluğu, obezite, antikolinerjik (kolinerjik aktiviteyi baskılayan ilaçlar) veya diüretik ilaç kullanımı, dehidratasyon ve çok yaşlı veya çok genç yaştır. Önleme, hidrasyonun sürdürülmesini, antikolinerjik veya diüretik ilaçların kullanımını en aza indirmeyi ve risk altındaki insanlar için serin ortamlar sağlamayı içerir' şeklinde konuştu.
'Tansiyon düşüklüğüne neden oluyor'
Sıcak çarpmasının her iki formunun da klinik özellikleri arasında akut başlangıç, 40 derecenin üzerinde vücut ısısı, değişmiş duygu durum (deliryum, stupor veya koma), tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve sık nefes alma bulunduğunu söyleyen Uzm. Dr. Uğurtay, 'Laboratuvar bulguları tipik olarak kan yoğunlaşması (hemokonsantrasyon), idrara aşırı protein geçişi (proteinüri) ve mikroskop altında görülebilen idrar kanı (mikroskobik hematüri) ve anormal karaciğer fonksiyonunu içerir. Kas-enzim seviyeleri yükselir. Şiddetli iskelet kasının yıkımının (rabdomiyolizin) klasik sıcak çarpmasından ziyade egzersiz sırasında ortaya çıkması daha olasıdır. Dissemine intravasküler pıhtılaşma (küçük kan damarlarında yaygın olarak kan pıhtılarının oluşması) bulguları, özellikle eforla sıcak çarpmasında yaygındır. Şeker düsmesi bazen eforla sıcak çarpmasına eşlik eder. Elektrolit ve asit-baz bozuklukları mutlaka olur, respiratuar alkaloz ve hipokalemi (kandaki potasyum seviyesinin düşmesiyle ortaya çıkan ve kalp sağlığını olumsuz etkileyen bir hastalık) olayın erken döneminde ortaya çıkar ve dolasım bozukluğu ve potasyum yüksekliği daha sonra ortaya çıkar. Sıcak çarpması için ölüm oranı çok yüksektir (kuvvetli tedavi ile bile yüzde 10'a kadar); son safhada şok, ritm bozukluklari, kalp krizi, böbrek yetmezliği ve bilinç bozukluklarını içerir' ifadelerini kullandı.
Uğurtay, sıcak çarpması belirtileri görülen bir kişiye nasıl müdahale edilmesi gerektiğini ise şöyle anlattı:
'Saha yönetimi hastanın giysilerinin çıkarılmasını, vücut yüzeyine soğuk su veya buz uygulanmasını ve hasta uyanıksa oral hidrasyonu (ağızdan sıvı vermeyi) içermelidir. En kısa sürede sıvı desteğine (intravenöz hidrasyon) başlatılmalıdır. Hasta, yönetimin fiziksel soğutmayı içermesi gereken bir acil servise derhal ulaştırılmalıdır. Buzlu suya daldırma en faydalıdır, ancak mümkün değilse, cilde buz paketleri uygulanmalıdır. Terapi ayrıca oda sıcaklığındaki sıvılarla damardan sıvı takviyesi, kan tuzlarinin düzeltilmesini ve titiz kardiyovasküler izleme ve desteği içermelidir.'