İyi Parti Samsun İl Başkanı Hasan Aksoy, son günlerde artan intihar, kadın cinayeti ve cinsel istismar olaylarına dikkat çekerek, 'Keyfi adalet uygulamalarıyla suça meyilli kişiler cesaretlendirildi. Biz böyle bir yönetimi kabul etmiyoruz' dedi
İyi Parti Samsun İl Başkanı Hasan Aksoy, son günlerde artan intihar, kadın cinayeti ve cinsel istismar gibi haberlerin üzerine yazılı bir açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Bu ülkede siyaset yapıyoruz, rekabet ediyoruz. 'Daha iyisi biziz' iddiası ile insanları etkilemeye çalışıyoruz ama insanımızı yaşatamıyoruz, insanca yaşayamıyoruz. Bir ülkede basının günlük haberlerinin yarısına yakını şiddet, gasp, cinayet, intihar, uyuşturucu, cinsel istismar vb. insani değerlerden uzak içerikte ise ülkenin iyi yönetildiğinden söz edilebilir mi? Bıktık artık sorumluluk makamında bulunanların 'gereken yapılacak, kanı yerde kalmayacak, en ağır cezalar verilecek' yalanlarından. Siz bunları söyledikçe şiddet olaylarında azalma olmuyor beyler!"
KEYFİ ADALET UYGULAMASI
"Keyfi adalet uygulamalarınız, belli zümreleri koruyup kollamanız hukuksuz kararlara arka çıkmanız, eğitimi ve eşitliği göz ardı etmeniz suça meyilli kişileri daha da cesaretlendiriyor maalesef. Bu ülkenin en nitelikli insanları ne eğitim esnasında, ne iş hayatında kendini güven ve huzur içinde hissetmiyor yaşamla ölüm arasında tedirgin ve mutsuz. İnsanlar yaşarken içindeki yaşama umudunu öldürdünüz ya da öldürülmesine göz yumdunuz vesile oldunuz. Ne acı ki yetişmiş insan gücü bu ülkede yaşamak istemiyor artık. Şifa dağıtmak için tercih ettiği tıp eğitimini almasına fırsat vermediniz gencecik Enes’in, haksızlığa uğrayanların adaletini aramak için mücadele eden Dilara’yı kendi adaletini öldürerek sağladığını zanneden bir caniden koruyamadınız."
TEK ADAMLA OLMUYOR
"Tek adamın aklı ile tüm ülkenin ortak aklının yerle bir edilmesine müsaade ettiniz. O da kendini hep haklı, onun gibi düşünmeyenleri düşman, hain gördükçe onu örnek alanlar bir o kadar cesaretlendi ve kendisi gibi düşünmeyenlere alabildiğine baskı uygulamayı şiddet göstermeyi marifet saydı. Sosyal devlet önce eşitliği ve adaleti temsil eder, vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlayacak düzeni tesis eder. Her ne olursa olsun yaşatamadığı bir canın sorumluluğunu hisseder ve yaşanan olaylardan ders çıkartıp bir daha olmaması için gerekli tedbirleri alır. Bir bakın bakalım milli eğitim politikaları içinde iyi insan olabilmek, adalet sağlamak, güçsüzü korumak, kötü alışkanlıklardan uzak durmak konusuna ne kadar yer verilmiş? Ne kadarı müfredatta işlenmiş."
HANGİ DURUŞU SERGİLEDİNİZ?
"Okullarda, gençlerin uyuşturucu ve kötü alışkanlıkları en büyük eğitim sorunu iken radikal tedbirler almayan, televizyonlardaki şiddet özendiren dizileri sade vatandaştan daha çok seyreden ve hatta o dizilerin argo jargonunu meclis kürsüsünde marifetmiş gibi kullanan siyasiler mi sağlayacak bu ülkede adaleti güveni huzuru? Dinimizin kutsal değerlerini topluma kendi yaşantısı ile gösterecek din mensuplarının bir kısmının yaptıkları ortada ve maalesef buna yeterince ses çıkartmayan gerçek din alimleri kusura bakmayın suç hepimizin. Kur'an kurslarında dinimizin asla kabul etmeyeceği sayısız menfur olayın üstü örtülmeye çalışılırken özellikle en kutsal değer dediğimiz analarımıza kadınımıza şiddet karşısında hangi kararlı duruş sergilendi?"
BU YÖNETİMİ KABUL ETMİYORUZ
"Adalet bakanlığı, sağlık çalışanlarına, savunmasız kadınlarımıza, çocuklara zarar veren eylemlerle ilgili hangi katı kuralları aldı ve uyguladı. Eski aile ve sosyal politikalar bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı’na yöneltilen cinsel istismar iddialarına ilişkin, "Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz" demedi mi? Sormak lazım bu sözlerden sonra tarikat ve cemaatlerin denetimden uzak yurtlarında meydana gelen olayların sayısını hatırlıyorlar mı? Hayatı kin nefret ve öfke ile şekillenmiş insanların yönetimini kabul etmiyoruz. Biz Enes’lerin Dilara’ların umutları, hayatları, aile ocakları sönmesin istiyoruz. İyiliğin, iyi niyetin olduğu yerde huzur olur. İyi düşünüp, iyi yaşamak hepimizin hakkı değil mi?"