Mustafa Bilik'in kaleminden...
Terme’deki Çamlık sahilinin bin 200 metrelik kısmını doğu ve batı yönünde düzenleyerek kazanılan Terme Miliç Sahili halkın güvenle yararlanabileceği bir plaj, etkinlik alanı, ailelerin zamanlarını manzara eşliğinde keyifle geçirebilecekleri kafeterya ve çay bahçesi, piknik alanları, yürüyüş parkurları, düğün salonu, çocuk oyun alanları ve otoparklar ile Samsun'da bulunmaz bir nimet.
Bu alanı sahile kenarı olmayan tatil için en yakınındaki Samsun'u tercih eden Amasya, Tokat, Çorum gibi illerdeki vatandaşların da çadır kurmak veya karavanlı tatil için tercih ettikleri bir yer.
Ben de Yusuf Ziya Yılmaz'ın başkanlığı döneminde bu tesiste çadır kurmuştum. Ailecek çok güzel anılar edinerek güzel vakit geçirmiştik. Bizi en çok kendine çeken noktası temizliği olmuştu. Onca insanın kullanımına rağmen tertemiz tutulan tuvaletler, tertemiz tutulan çevre bizi etkilemişti.
Hem bol oksijeni hem cankurtaranları ile güvenli denizi ve bir de diğer çadır ve karavan alanlarına göre oldukça uygun fiyatı nedeniyle bu sene de tatilimizi Miliç'te geçirmek istedik.
Pişman olmasak da eski Miliç'i bulamadık. Eskisi kadar rahat edemedik.
Üzgünüm, ama sanki Yusuf Ziya Yılmaz döneminde yapılan eserler tek tek Samsun'dan silinmek istenircesine bir anlayış hakim.
AK Parti Samsun Milletvekili Yusuf Ziya Yılmaz, yaklaşık 20 yılı bulan büyükşehir belediye başkanlığı döneminde Samsun'un modern bir kent haline gelebilmesi için büyük emek vermiş bir yerel yöneticiydi.
Çok emek vererek Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Borsa Sitesi, Bafra Garajı gibi Samsun'un modern kent kimliğini bozan unsurları ortadan kaldırmıştı. Şimdi aynı yere 153 çözüm merkezi adı altında bir bina ve ilçe minibüsleri için de “Terminal binası” yapılıyor.
Sadece 4 yıl önce Türkiye’de bir ilk Tema’sı ile “Cadde AVM” şeklinde düzenlenen İstiklal Caddesi bugün asfalt dökülüp trafiğe açılmış vaziyette.
Örnekleri artırmak mümkün. Ama bugün değinmek istediğim tema Miliç.
Evet Teme Miliç Tesislerinde her şey o kadar olumsuz değişmiş ki inanamadık.
Öncelikle emekçi çalışanların hakkını teslim edelim sonrasında gördüğümüz yanlışları yazalım.
Miliç'te sizi çok kibar ve nazik biçimde karşılayan bir danışma var. Güler yüzleri eksik olmayan bu personel sayesinde kendi evinize girmiş gibi hissediyorsunuz. Tuvalet ve çevre halen canla başla görev yapan emekçiler sayesinde çok temiz. Etrafta çöp göremezsiniz. Tuvaletler pırıl pırıl. Sıvı sabunlar sürekli dolu halde tutuluyor. Pandemi varken ortak kullanılan tuvaletlerin bu denli hijyenik olması ayrıca önemli.
Parayı Büyükşehir almasına rağmen çöpleri Terme Belediyesi'nin çöp kamyonu ve ekibinin aldığının da altını çizmek isterim.
Gelelim güzel şeylerin nasıl mezbeleliğe dönüştürüldüğüne.
Öncelikle bu alanda çadır yerleri için bir düzen asla yok. 3 çadırlık alanı branda ile kapatan çadır sahipleri de tek çadır parası ödüyor. Küçük bir çadır kuran da. Üstelik elektrik ve su hizmeti çadır başına değil. Şanslı olanlar elektrik panosuna yakınlarsa kabloları ile elektrik alabilirler o kadar. Ama burada da elektrik alanlarla alamayanlar aynı parayı ödüyor. Çadırına buzdolabı dondurucu ve çamaşır makinesi kuranlar ile telefonunu arabada şarj etmek zorunda kalanlar arasında bir haksızlık var. Karavan alanlarında su ve çeşme var fakat çadır alanında yok.
Bunlar basit meseleler gelelim asıl mevzuya. Yani kapalı kadınların bu tesiste ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesinde.
Aşağıdaki fotoğraflara iyi bakın:
Bu gördüğünüz fotoğraflarda daha önce kapalı duş kabinlerinin son geldiği hali gözüküyor.
Kapalı kadınlar eşi ve çocukları denize girerken ya denize girmiyor yahut deniz sonrası tuvaletlerde duş almak zorunda kalıyor. Denize girmese bile 4-5 gün çadırda kalan bir kadının duş ihtiyacı olmaz mı? Kapalı duş kabinleri daha önceden varken neden söküldü. Bu hale getirildi. Kapalı kadınlar Terme Miliç Sahilinde rahat edemesinler diye mi?
Bu güzel tesisi mezbelelik hale getirip insanları buradan soğutmakla neyi elde edeceksiniz?
Yetmedi, dönemin Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, alan içerisine inşa edilen ağaç tesis için "Buraya modern hiç bir eşya girmeyecek. Her şey otantik olacak ve geçmişimizi yansıtacak" demişt6i. Şimdi bu alan yani Terme Evi Restoranı şuan tamamen kapalı ve atıl bir durumda.
Bu restoran işletilmeye devam etse hem insanlar faydalansa hem de istihdam sağlansa Samsun için faydası olacağından korkuluyor herhalde.
Bu yazıyı uzatmak mümkün ama tatilde olduğum için yazımı burada son bire cümle ile bitireceğim: Bu tesisi Yusuf Ziya Yılmaz'ın ardından işletemediğiniz ortada. Madem işletemiyorsunuz Terme Belediyesi'ne devredin. Onlar layığı ile olması gerektiği gibi işletebilirler emin olun.