Samsun Son Haber Köşe Yazarı Av. Tufan Akcagöz'ün kaleminden... 'FÜHRER BANA SÖZ VERDİ'
Islak parkasının içinde bitkin durumda, çaresiz gözlerle etrafa bakan Nazi subayının ağzından şu cümle döküldü:
- Führer bana söz verdi.
Sonra bir daha konuşmadı.
Öldü mü, ölmedi mi bilinmez..
Televizyonu kapattı adam. İzlediği filmin etkisindeydi hala..
Führer bana söz verdi!
'Führer elbette söz verecek !' dedi adam kendi kendine.
Führer söz verecek, vaat edecek..
Sonra, saraylar yapacak kendine.
'En büyük benim!' nidaları kaplayacak arş-ı âlâyı.
Oysa kim, 'En büyük benim!' der, en küçük odur aslında.
Asmak, kesmek, sürgünlere göndermek, hapislerde çürütmek, Führer'in olağan iştigalidir.
Köprüler yapar, askerleri geçsin diye.
Parklar, bahçeler, yollar yapar; büyük hırsızlıklarını örtmek için.
Böbrek sancısı gibidir Führer'in idaresinde yaşamak.
Taş düşürmek kadar zordur, onu düşürmek.
Hakim onundur, öğretmen onun..
Polis emrine âmâdedir.
Onu dimdik ayakta tutan milletini, açlıkla terbiye eder.
Bir elinde ölüm sürekli saklı durur, diğer elindeki sıtmaya razı etmek için.
Ağzını açamazsın..
Açarsan, onun sevdiği şiirleri okur, onun sevdiği türküleri seslendirirsin.
Başka ihtimalin yoktur.
Zengin eder, yakınına girenleri..
İnsanlar ölür, kılı bile kıpırdamaz.
Bebekler, acı çeker; annesiz babasız kalırlar, oralı bile değildir.
Führerdir o!
Bir ikincisi yoktur, olamaz da..
Her şey, onun iki dudağı arasından çıkacak söze bağlıdır.
Bilmediği yoktur.
Tanrı'nın bir lütfudur.
Gazeteler, onun yalan söylediğini yazmaz, televizyonlar usta laf ebeliklerine şapka çıkartır.
Dünyaya onun dalkavukluğunu yapmaya gelmiş taife-i muharrir takımından zevat, her sabah ve dahi her akşam yarışırlar, onun sözlerini övmek için.
Dün söylediklerini överkenki iştahlarıyla, bugün o sözlerin tam tersini dile getirdiği sözlerini överkenki iştah arasında derece bakımından hiç fark yoktur.
Führer olmak, bulaşıcı bir hastalıktan beterdir.
Titretir, ateş yükseltir ama öldürmez.
Her an tetikte, korkuyla, panikle bekletir de, uyutmaz.
Zaten uyuyamaz da!
Bir uyusa, ah bir uyusa..
Kim bilir başına neler gelir.
Führer, maskesi düşünce ölür.
Kimseye güvenmez.
Güvenilecek insan mı vardır ki dünyada?
Güneş bugün doğuyorsa, o işlerini görebilsin diyedir.
Akşam olunca kaçıyorsa, saklanıyorsa bir yerlere evrenin ışığı, sessizliğe gömülüp yarını düşünsün diyedir.
Berlin toz duman, Berlin yerle bir..
Molozlar arasında kalan Berlin'de Almanlar birbirlerine uzun süre, öylece hiç konuşmadan baktılar..
Ne yapacaklardı?
Ölü bir hayvanın eti ile karnını doyuran, sarı saçlı, sönük bakışlı, düne kadar zafere inanmış bir Alman, kendi kendine söylendi:
- Führer bize söz verdi.
Hayır, dedi sonra.
Führer bize, yalan söyledi.
Ve yarın ne yapacağını düşünmeye başladı, eprimiş mintanını sıkıştığı yerden kurtararak.
Yarın, hem bu molozlar kalkacak, hem alınlardaki kara leke silinmeye çalışılacaktı.
Zor işti.
Eski Alman Şansölyesi Konrad Adenauer bir söyleşide şunları söylemiş:
'Bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi bir kişi ve yanındakilere verecek kadar aptal olmayacaktık'
O kadar aptal olunur mu?
Olunmamalı.