Levent Kaya'nın kaleminden bünyem çöktü, Ölümlü Dünya, İbrahim bey, Ali Akar, Bayramınız kutlu olsun
Geçenlerde gördüğümüz günlere göre, kış sanki geri geldi. Gerçi buraya göre güz diyelim, ama havalar soğuk.
Pazartesi günü yeni iş için bir ön görüşmem vardı. Dönüşte yine elçiliğe uğradım. Elçilikten eve geldiğimde ikindi üzeri saat beş civarıydı ve bastıran aşırı baş ağrısına dayanamadığım için yatıp uyudum. Akşam bura saati ile dokuzda Adil Yılmaz ile online yayınımız olacaktı. Onun için hazırlanmam gerekiyordu. Uzun bir sıcak duş ve ağrı kesiciler ile görüşme saatine kadar ancak kendime geldim. Annem benden daha çok kaygılandı.
Salı günü alış veriş için markete gitmek dışında evden çıkmadım. Hocamın kitabının işinin ilk aşaması tamam oldu. “Ölümlü Dünya”yı sonunda izledim. Hastalığımın nedenini anladım. Geç saatlere kadar uyumadan Türkiye ile online görüşmeler düzen ve dengemi bozdu ve zayıf düştüm. O yüzden bugün görece erken yattım.
Çarşamba günü olabildiğince dinlenmiş olarak kalktım. Gün boyunca evden çıkmadım. Bugün çok bir iş gördüğümü de söyleyemeyeceğim ama zaten hastayım. Öğleden sonra yine ağır bir uyku bastırdı; bünyem kendini topluyor olmalı. Bir buçuk saatlik güzel bir uykudan sonra kardeşimin Sinop’tan aramasıyla uyandım. Akşam İbrahim beyin iftar daveti vardı; hazırlanıp oraya yetiştim.
Buradan yeni ve güzel bir iş bulmuştum ve Perşembe günü onun anlaşmasını imzalayacaktık. Öğleden sonra şirketten aradılar. Müdürleri TİKA ile görüşmeyi beklediği için anlaşmayı bugün yapamayacağımızı söylediler. Ne zaman dediğimde on beş gün sonra dediler. Nedeni TİKA sorumlularının karantina ile ilgili işleri nedeniyle Erdenet dolayında olması imiş. TİKA’dan herkes bir çıkar görmüşken bugüne kadar bir hayrını görmediğimi düşününce tüm keyfim kaçtı. Gerçi hocam “Bu işi senden başka kim yapabilir?” diyor ama keyfim kaçtı. Zaten bünyemin zayıflaması ve getirdiği hastalık yüzünden neredeyse tüm gün uyudum.
Cuma günü öğleden sonra Kök Bilig kanalında, Ali Akar hocanın Dil ve Zihin konulu söyleşisini dinlerken elektrik kesildi. Yahu, bilgisayarım zaten eski, bataryası yok. İki gün önce aynısı oldu; çıkıp baksam elektrikçiler sayacı elden geçiriyor. Dün gece de tam yatmaya giderken aynısı oldu; neyse ki bilgisayarımı kapamıştım. Ama zaten iyice eskimiş bilgisayarım böylece daha da kötülüyor be kardeşim. Yeni bir bilgisayar alamadım ki. O paranın bana yanaşmasına engel olan her kim varsa hepsine yazıklar olsun! Bizi kıskanan ne kadar dış güç varsa hepsi de gebersin!
Yine gece 00:15’te, neyse ki evle görüşmem bittiğinde, elektrik kesilip tam 5 saniye sonra geri geldi. Bir şey değil, bilgisayar zarar görmesi bari. Nasıl bir fanteziniz var arkadaş?
Cumartesi günü hâlâ hastalığın etkisi sürerken bolca uyumama karşın çeviriyi sürdürdüm. Akşama Bilgee gelip beni aldı ve hocamlara gittik. Çit kapısına yaklaştığımızda yolda karşılaştık, hoca hanımla birlikte Şar Had’dan çağrılmışlar. Eve varınca hafif bir akşam yemeği ve hocamlar on buçuğa doğru geldi. Hastalık sürekli uyumamı gerektirdiği için on bir civarında yattım.
Sabah dokuzu biraz geçerken uyandım. Hocam beni kahvaltıya bırakmak istedi ama dünürleriyle işi olduğu için kendisi geri dönecekti. Kimsenin bulamayacağı bir yerde kahvaltı veren yurttaşlarımı kutluyorum. İyi de, madem kahvaltıyı kimseyle paylaşmak istemiyordunuz, ne diye haber verip aklımıza düşürdünüz ki? Telefonla sorayım derken hocamda unuttuğumu fark ettim. Saat onda evden çıkmaları gerekiyordu. Hocam geç kalmasın diye yaya aramayı teklif ettim o da beklendiği yere gitti. Zaten kahvaltı salonu oralarda olmadığı için eve geldim. Bu arada bünyem ne kötü zayıflamış arkadaş. Uykudan başım ağrıyordu. Yine yatıp birkaç saat daha uyandım. Bugün hocamın kızının doğum günü. Telefonum olmadığı için sosyal medya üzerinden mesaj gönderdim. Çeviriyi ancak ikindiye doğru uyandıktan sonra tamamladım. Zengin salatalı hafif bir akşam yemeğinden sonra Türkiye ile birkaç görüşmenin ardından zaten gözlerim açılmadığı için erkenden yattım.
Hepinizin bayramı kutlu ve mutlu olsun.