Maziden Yansıyanlar'da bugün rahmetli Nuri Asan'dan söz edeceğiz. Kendisi hem futbolcu hem de teknik direktör olarak Samsunspor'a emek vermiş, dahası Samsunspor'u canı kadar sevmiş bir insandı.
Bizde adettendir, kişiler hep önemli günde yâd edilir ve ondan sonra da unutulur; ta ki diğer önemli güne kadar. Dolayısıyla merhumNuri Asan'dan bahseden bir yazının çıkması için hep 20 Ocak tarihi beklenir. Gelgelelim Nuri Asan, yalnızca bir güne sığdırılabilecek bir isim değildir. Çünkü Nuri Asan,Samsunspor'u en çok seven adamlardan birisidir! Üstelik tarifsiz, karşılıksız ve canını feda edecek kadar...
Nuri Asan, 1940 yılında Samsun'da doğmuştur. 19 Mayısspor'da futbol oynamaya başlar. Kardeşleri ve onların çocukları da futbolla içli dışlı olmuşlardır.
1959 yılında, amatör bir futbolcu iken ve henüz daha 19 yaşında iken Galatasaray'a transfer olacaktır.
Hatta o yıllarla ilgili Metin Oktay'ın kendi kaleminden yine kendisini anlattığı satırlarda dikkatli gözlerden kaçmayan bir bölüm var. 1959 yılındaki ilk Türkiye Ligi şampiyonunu belirleyecek olan F.Bahçe-G.Saray serisinin ilk maçını anlatıyor. Hani şu, fileleri delen şutuyla G.Saray'ın 1-0 kazandığı ama rövanş sonunda F.Bahçe'nin şampiyon olduğu seri...
İşte o yazıda diyor ki Metin Oktay; "Nuri bir pas atmıştı, sola doğru kaçtım. Osman hızla üzerime geldi..." İşte o tarihî golün pasını veren Nuri, bizim rahmetli Nuri Asan'ımız. Bakınız, tarih 10 Haziran 1959. Amatör bir takım olan Samsun 19 Mayıs Spor'dan Galatasaray'a transfer olmuş genç bir orta saha oyuncusu idi Nuri. İlk Türkiye Lig'inde bir Samsun takımı yoktu ama yüreği Samsun aşkıyla dolu çok iyi bir futbolcu vardı. Ertesi sezon da G.Saray formasını giyen Nuri Asan, takımın banko futbolcularından birisiydi. Genç Milli Takım'ın ardından Ordu Milli Takım'da da forma giymişti. 1961-62 sezonunu askerlik sebebiyle Ankaragücü'nde geçirmiş; 62-63'te ise Galatasaray'a geri dönmüş ve Türkiye Lig şampiyonu olan takımda Turgay, Ergün, Kadri, Metin, Uğur gibi futbolcularla birlikte mücadele etmişti. 1963-64'te yine G.Saray'ın değişmez isimlerinden birisidir. Ertesi yıl ise Ankaragücü'nün yolunu tutar.
Dört yıl, aralıksız Ankaragücü forması giyer. O Ankaragücü ki, Birinci Lig'in önemli takımlarından birisidir. Bu sırada memleketi Samsun'da da profesyonel bir takım olan Samsunspor kurulmuştur ve onun aklı hep Samsun'dadır. Nitekim 1968 yazında "ben Samsunluyum ve şehrimin takımının bana ihtiyacı var" diyerek 10 yılık gurbet serüvenini noktalayıp, Birinci Lig'deki takımları reddetme pahasına ( buraya dikkat) İkinci Lig'in ve Samsunspor'un yolunu tutar. Onun da olduğu sezon Samsunspor şampiyon olur ve Karadeniz'in ilk temsilcisi unvanıyla Birinci Lig'e, yani Süper Lig'e yükselir.
Profesyonelliğin parayla değil de sporcu ahlâkı ve hayatıyla değerlendirilmesi gerçeğine göre düşünüldüğünde Nuri Asan tam bir profesyoneldir. Diğer kardeşleri de futbolcudur, futbol sevgisi ailedendir ama Nuri Asan üst seviye bir futbolcudur ve iyi bir sporcudur. Kendine iyi bakan ve futbolu hayatının merkezine koyan birisidir. Yıllar sonra talebesi olan genç bir futbolcu, "Nuri Hoca o kadar teknikti ki, idmanda topu ayağından asla alamazdık!" diyor. Beyefendiliği ve insanlığı ile emsal bir kişilik olduğu anlatılıyor ve kimse sorsak aynı şeyi söylüyor; Samsunspor'u çok severdi...
Belki de en çok o severdi!
Dünyanın en iyi takımının başında olsa ve çok büyük paralar kazansa... Ama ona "Hocam, Samsunspor zor durumda, sana ihtiyacı var; gelir misin?" dense bir an bile tereddüt etmez koşa koşa gelirdi Samsunspor'una diyorlar...
Samsunspor büyük bir camiaysa -ki öyle- onu büyük yapanları bilmek, öğrenmek, anlatmak lazım! Samsunspor'un her kademesinde görev yapmış olan Nuri Asan'a Temel Keskindemir kaptanlık yapmıştır mesela, sonra Nuri Asan da ona hocalık yapmış... Temel'in hastanede yattığı ve maça çıkmayacağı söylenen Giresunspor maçının devre arasında ikili büyük bir risk almış ve Temel oyuna girmiştir. Maçı da Samsunspor kazanmıştır elbette. Aklı başında bir adam olan Nuri Asan'ın hayattaki bütün riskleri Samsunspor'un menfaati üzerine kurulmuştur bir bakıma.
Rahmetli Nuri Hoca, maç oynanırken uğur olsun diye kulübedeki yerini değiştirir, hatta oyuncularının da yerlerini değiştirtirmiş. Öyle ki, 1989'da bazı oyuncularıyla birlikte mekânını değiştirdi Nuri Asan; inşallah uğur olmuştur! Allah mekânlarını cennet eylesin...