Maziden Yansıyanlar'da bugün Küçük Ada'nın Büyük Futbolcusu rahmetli Mete Adanır'ı anlatacağız.
1961'de doğmuş; bir Kıbrıs Türk'ü o. İsmiMete Adanır... 28 yıllık hayatının sadece sonu değil başlangıcı da talihsiz olmuş bir bakıma. Çünkü Kıbrıs'ta bir Türk olmak demek zaten pek çok sıkıntıya doğuştan sahip olmak anlamına geliyor. Sadece bugün için mi? Hayır... Geçmişte de böyleymiş.
Nasıl bugün Kıbrıslı gençler "Kıbrıs Türk'ü" kimliğiyle futbol oynamakta bile sınırlandırılıyorsa aynısını Mete de yaşamış. Eğitim için gittiği İngiltere'de üstün futbol yeteneğiyle keşfedilmiş ama profesyonel olarak bir İngiliz takımında oynamak üzere iken resmi olarak tanınan Kıbrıs Rum Kesimi federasyonundan gelen "bizde öyle bir futbolcu yok!" rezil cevabının ardındanfutbol oynama hakkı elinde alınmış.
Ülkesi tanınmasa bile Mete kendisini tanıtmış işte... Mustafa İzzet, Colin Kazım, Ömer Rıza gibi isimlerden çok önce ve öncü bir isimdir Kıbrıs futbolu için Mete, öncü ve doğma büyüme oralı aynı zamanda... Yerli yani, içinden...
İzmir'deki İslam Oyunları'nda yıldızını parlatmış ve Altay'ın yolunu tutmuştur. Oradan da Konyaspor'a geçip, İkinci Lig'de gol kralı olmayı başarmıştır. Hem iyi bir sporcu, hem efendi bir insan, hem de kültürlü bir gençtir Mete.
Gelin görün ki bizSamsunsporlular için o ana dek yaşadıkları çok da fazla bir anlam içermiyordu. Ta ki takvimler 1987'nin yazını gösterene dek...
O yazTürk futbolunun en büyük golcüsü veSamsunlu bir isim olanTanju Çolak takımdan ayrılıp Galatasaray'ın yolunu tutacaktır. Son iki yılın lig 3.sü Samsunspor'un gol kralıdır Tanju. Üstelik sadece o değil başka önemli oyuncular da ayrılmıştır takımdan.
Peki, yeri nasıl dolacaktı? Duyduk ki Kıbrıslı bir çocuk alınmış, golcüymüş, ismi de Mete imiş.
İlk haftalarda hem Mete hem de takım kötü gider. Mete'nin haftalar geçmesine rağmen golü yok; Samsunspor içinse "bu sene küme düşebilir" deniliyor. Ve o dönemeç haftası gelip çatıyor. 28 Kasım 1987'de evimizdeGalatasaray'ı ağırlıyoruz.
Maç günü o yıllarda hep olduğu gibi stat kapıları yine erkenden kapanır. Samsunsporlu taraftarlar sabahın erken saatlerinde tribünleri doldurmuşlardı. Karşılaşmanın başından sonuna kadar adeta tek kale oynayan Samsunspor sağlı sollu ataklarla Galatasaray'ı bunaltıyordu. Ancak yıllardır Samsun'da hep böyle oluyordu. Galatasaray defans yapıyor ve bir şekilde beraberliği kurtarıyordu. Maçın son bölümleri yaklaşırken, Uğur Terzi sol kanattan bindirdi; İsmail'i geçtikten sonra ceza sahasına yerden kesti topu ve orada bitiveren golcü Mete, yarım vole bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Mete golü atar atmaz, kapalı tribündeki Samsunsporlulara koştu; muazzam bir sevinç vardı ve her yer "Samsun, Samsun" sesleriyle inliyordu. Bitiş düdüğüyle birlikte Samsunspor, yıllarca hak ettiği ama bir türlü elde edemediği zaferi kutluyordu.
Maç sonunda TRT'nin genç muhabiri Ercan Taner'e konuşan Mete, tane tane ve efendice golünü anlatıyordu... "Bu benim ligdeki ilk golüm" derken mahcup oluyor ve "bu kadar geç kaldığım için Samsunsporlulardan özür dilerim" diyordu adeta.
Takımımız o sezonu lig 4.sü ve kupa finalisti olarak bitirirken Mete Adanır'ın golleri de önemli katkı sağlıyordu. O, küçük Ada'nın büyük futbolcusu idi.
Ertesi sezon ise az gol yiyip az atan ve ortanın altında yer alan bir Samsunspor vardı.
Sonra renklerin siyah olduğu o gün gelip çattı; inanamadık... Yüreğimizde mukaddes birer isimlermiş gibi taşıdık Mete'yi, Muzaffer'i, Tomiç'i, Asım Özkan'ı ve Nuri Asan Hoca'mızı. Kaç kişi çocuğuna Mete adını verdi bir bilseniz...
Küçük bir yazıya sığmıyor Mete; tıpkı sevgisinin o küçük adaya sığmadığı gibi...