Bugün, Samsunspor kafilesinin 20 Ocak 1989 günü yaşadığı feci trafik kazasının 31. yıldönümü. Bu elim hadise çeşitli etkinliklerle anılacak.
Samsunspor Haber:Samsunspor kafilesini taşıyan takım otobüsünün 20 Ocak 1989 günü geçirdiği kaza sonucunda futbolculardanMete Adanır, Muzaffer Badalıoğlu veZoran Tomiç ile teknik direktörNuri Asan ve otobüs şoförüAsım Özkan hayatlarını kaybetmişlerdi.
Bugün kazanın 31. yıldönümü ve Samsunsporluları yasa boğan bu hadise çeşitli etkinliklerle anılacak. Samsunsonhaber.com olarak hayatını kaybedenleri rahmetle, hayatta olanları saygı ile anıyor ve sizlerle Kırmızı, Beyaz, Siyah Samsunspor adlı kitabın ilgili bölümünü paylaşıyoruz.
“Bir futbol takımının yaşayabileceği en büyük acılardan birisini yaşadık biz; mağlup olmaktan, küme düşmekten daha beterdi bu. Takımımız ağır bir kaza geçirmişti. Gencecik yaşta hayatını kaybedenler de oldu, hayatlarının temel anlamını kaybedenler de…
Yaşı müsait olanlar hatırlar elbette. 1980’li yıllar demek biraz da Samsunspor demekti. Hasbi Menteşoğlu’nun başkanlığını yaptığı Kırmızı-Beyazlılar, Tanju Çolak, Fatih Uraz, Savaş Demiral, Rıfat Benli, Orhan Kapucu, Muzaffer Badalıoğlu gibi üst düzey futbolcularla Türkiye Ligi'nde fırtına gibi esiyordu. Ancak bu altın dönem hazin bir hadise ile son bulmuştur. 20 Ocak 1989 günü Samsunspor kafilesini taşıyan otobüs 2. devrenin ilk maçı olan Malatyaspor deplasmanı için yola çıkmıştı. O günü hatırlayan herkes aynı şeyi söyler size; hava kapkara idi… Şehir, siyah bulutların ablukası altındaydı adeta.
Havza ilçesi yakınlarında bir kamyonla çarpışan Samsunspor otobüsünde bir can pazarı yaşanır. Diyarbakır deplasmanına giden Çarşambaspor kafilesi yetişir ilk olarak. Sonra da ambulanslar gelir. İki aracın şoförü, teknik direktör Nuri Asan ve futbolculardan Mete Adanır ve Muzaffer Badalıoğlu olay yerinde kaybederler hayatlarını. Aylarca komada kalan Yugoslav futbolcu Tomiç de daha sonra eklenir bu acı tabloya. Dağ gibi adamlar yaralanmışlar, yollara savrulmuşlardır…
Türkiye’nin büyük bir kısmı TRT’nin akşam haberlerinde “Malatya deplasmanına gidenSamsunspor kafilesiHavza ilçesi yakınlarında trafik kazası geçirdi…” cümlesi ile o acı haberi duyarken, bizler sabah 10:30’dan itibaren dalga dalga yayılan kara habere yas tutuyorduk. Herkesin evinde bir cenaze varmış gibidir; şehirde ağlanmayan ev yoktur. Devlet Hastanesinin önü mahşer yeridir. Üstelik sadece Samsun’da değil, futbola ilgi duyulan her yerde gözyaşları dökülüyordur Samsunsporlular için. Türkiye böyle bir kazayı daha evvel hiç yaşamamıştır!
Kaza sonrasında dönemin hükümeti Samsunspor’a yardımda bulundu. Ülke genelinde bir yardım kampanyası düzenlendi. Takımın Birinci Ligde kalma hakkı mahfuz tutuldu lakin ligde ikinci devre çıkamadığı 17 maçında 3-0 hükmen yenik sayılması kararlaştırıldı. En nihayetinde takım ertesi sezon küme düştü; sonra çıktı; düştü; çıktı ve 1993’ten 2006’ya kadar Süper Ligin üst düzey takımlarından birisi olurken; Türk futboluna da nice isim kazandırdı. Ancak hiçbir dönem 1985-88 arasındaki şampiyonluk adayı Samsunspor gibi olamadı. O takım 22 hafta lider kalmayı başarmış, az kalsın 5. şampiyonluğu alacak bir takımdı.
O gün biz Samsunlular gündelik işlerimizle uğraşıyorduk. Ve çoğumuz şehrimizin takımı Samsunspor’un Malatyaspor deplasmanı için o sabah yola çıktığından bihaberdik.
Okuldan yeni dönmüştüm. Halen dün gibi hatırlarım. Eve geldiğimde, annem “Samsunspor otobüsünün Havza yakınlarında trafik kazası geçirdiğini” söylemişti; ölenler varmış... Çocuk yüreğim tarifsiz bir kedere bulanmıştı. Televizyonumuz vardı ama neden olduğunu hatırlayamadığım bir sebepten dolayı radyonun haberlerini dinliyorduk. Bayan sunucunun sözlerini büyük bir sükût içinde dinledik.
“Malatya deplasmanı için yola çıkan Samsunspor kafilesi Havza ilçesi yakınlarında trafik kazası geçirdi. Kazada, otobüs şoförü Asım Özkan, teknik direktör Nuri Asan, futbolculardan Muzaffer Badalıoğlu ve Mete Adanır hayatlarını kaybettiler. Yaralı futbolcular Samsun Devlet Hastanesinde tedavi altına alındılar.”
Yıkılmıştık, bir şehirde nasıl olup da herkesin ağlayabileceğini anlatmak çok güç. Hoş, Türkiye’de o gün futbola ilgi duyan yüz binlerce insan gözyaşı dökmüştü bizim için.
Kaza ile ilgili bir de teyp kaseti çıkarıldı o dönemde. Şarkılar, marşlar falan vardı. Ama en fazla zihnimde kalan şey, Mete’nin Galatasaray’a attığı golün radyodaki anlatımıydı.
Kırmızı ve beyaz olan kulüp renkleri arasına bir de siyah eklenmişti. O sezonu şampiyon olarak bitiren Fenerbahçe, yüz üç gol atarak bir rekor kırmıştı ve takımının yüzüncü golünü atan Turhan, kendisine hediye edilen otomobiliSamsunspor’a vermişti.
Ertesi sene takım yeniden kuruldu ama küme düştü. Bir sene sonra tekrar çıktı.
Aradan yıllar geçti fakat pek çok Samsunlunun hafızasında o kara güne ait bazı hatıralar kaldı muhakkak.
Devlet Hastanesinin önünde toplanan acılı kalabalıktan bugün de aramızda olanlar var kuşkusuz...
Kaza sonrasında hayatını kaybedenler oldu elbette. Ancak işin bir de pek dikkat edilmeyen bir başka yönü daha vardı. İstikbal vaat eden oyuncular ya da zaten belli bir seviyenin üzerinde olan oyuncular kaza sonrası taşıdıkları izlerden dolayı bir düşüş yaşadılar. Örneğin Ümit milli takımın çok kuvvetli bir golcüsü olan Mustafa Sinecek kariyerini alt lig takımlarında sürdürmek zorunda kaldı. Keza ileride çok iyi bir hücum elemanı olması beklenen genç Yüksel de alt lig takımlarında oynayıp bıraktı futbolu…”