Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr.Aziz Uluışık, Akciğer nodülüne yönelik açıklamalarda bulundu.
Günümüzde bilgisayarlı tomografi cihazlarının gelişmesiyle akciğerlerdeki nodülleri saptamanın kolaylaştığını ifade edenLiv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr.Aziz Uluışık, kişideki nodülün büyüklüğüne göre kanser olma ihtimalinin arttığını vurgulayarak “İyi huylu nodüllerde gereksiz cerrahi girişimden kaçınmak gerekir. Kötü huylu nodüllerde ise erken dönemde tanı konarak ameliyatla sağ kalım süresi artırabilir” dedi.
Nodül; etrafı akciğer dokusu ile çevrili, sayıca tek, çapı 3 cm'den küçük, sınırları belirgin, genelde yuvarlak akciğer içinde yerleşmiş lezyon olarak tanımlanır.Peki akciğerimizde saptanan her nodül kanser anlamına mı gelir? Nodüllerin hepsi ameliyatla alınmalı mıdır? Hangi nodüllerhayatımızı tehdit eder, hangileri zararsızdır? Kamuoyunda genel olarak çok da fazla bilgi sahibi olunmayan ‘akciğer nodülleri’ konusunda merak edilen bazı sorulara yanıtlar veren Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Aziz Uluışık,“Kötü huylu (malign)nodüllere mümkün olduğunca erken dönemde tanı konulup ameliyat edilmesi halinde sağ kalım süresi artar. İyi (benign) nodüllerde ise gereksiz cerrahi girişimden ve buna bağlı oluşacak sorunlardan kaçınmak gerekir. Bu nedenlenodül saptandığında nasıl bir karar verileceği çok önemlidir.Günümüzde bilgisayarlı tomografi (BT) cihazlarının gelişmesi ve tomografiçekilen hasta sayısı artması sayesinde akciğerlerdekinodülleri saptamak kolaylaştı. Akciğer tomografilerinin yaklaşık yüzde 30'unda bir veya birden fazla nodül saptama olasılığı vardır. Ancak bunların önemli mi, önemsiz mi, kötü mü yoksa iyi huylu muolduğuna karar vermek bazı durumlarda zor olabiliyor” dedi.
NODÜLÜN BOYUTU ÖNEMLİ!
Öncelikle görülen nodülün boyutunun çok önemli olduğunun altını çizen Uzm.Dr. Uluışık, “3 mm ve daha küçük nodüllerin kansere bağlı olma ihtimali yaklaşık yüzde 0.2 gibi düşük bir orandadır. 8-20 mm arasındakilerde bu ihtimal yüzde 18’e çıkarken, 20 mm’den büyük nodüllerde yüzde 64'den fazladır.Saptanan bir nodülün takibinde eski tomografiler ile karşılaştırmak önemlidir. Nodül boyutunda yüzde 25'den fazla bir artış olması kanser riskinin yüksek olduğuna işaret eder. Boyutundan sonra nodülün kenarlarının düzgün olup olmadığına bakmak gerekir. Kenarı düzensiz olan nodüllerin kanser riski 5 kat fazladır.Nodülün içinde kireçlenme bulunması, çoğunlukla iyi huylu olduğu anlamına gelir.Genellikle 2-3 yıl, bazı durumlarda ise 5 yıllık izlemde eğer nodülde bir değişiklik yoksa ileri incelemeye gerek yoktur” açıklamasında bulundu.
KANSER ÖYKÜSÜ OLANLAR DİKKAT!
Akciğer grafisinde ya da tomografide büyüme saptanan her nodül olgusunda sakıncalı bir durum (kontrendikasyon)yoksa doku tanısının elde edilmesi gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Uluışık, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Büyüme saptanan her nodülde kanser ihtimali arttığı için radyolojik veya cerrahi biyopsi gerekir. Kanser olasılığı yüksek nodül varlığı ve riskli hastalarda ameliyat ile nodülü çıkarmak hayat kurtarıcı olabilir.Sigara kullanmış ya da halen kullanmakta olan, 40 yaş üzeri ve de kendisinde ve 1. derecede akrabalarında kanser öyküsü bulunan kişiler yüksek risk grubuna girer. Özellikle ileri yaş ve içilen sigara miktarının çokluğu ile kanser potansiyeli artar.Hekim görülen nodülünözelliklerine bakarak kanser riskini tayin eder. Buna göre de hastanın tomografi ile takip edilmesi mi, yoksa biyopsiye mi gönderilmesi gerektiğine karar verir. Bu karar hasta adına hayati olabilir. Her hasta ve nodül için aynı senaryo geçerli olmayabilir. Bu yüzden sayılan özelliklerin sadece olasılık üzerinden değerlendirildiği ve her zaman için düşük ihtimalli durumlarla da karşılaşılabileceği unutulmamalıdır.”