Giresun Üniversitesi Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Öğretim Üyesi Hematoloji uzmanı Dr. Hasan Mücahit Özbaş, Türkiye'de yaklaşık bir milyon 300 bin kişinin 'Akdeniz anemisi' olarak bilinen 'talasemi' taşıyıcısı olduğunu, 4 bin 500 kişinin ise talasemi hastası olduğunu söyledi.
Halk arasında 'Akdeniz Anemisi' olarak anılan ve ülkemizde de sıklıkla görülen genetik bir hastalık olan talaseminin 'alfa' ve 'beta' olmak üzere iki temel tipi olduğunu belirten Özbaş, taşıyıcılık ve hastalık hakkında bilgiler verdi. Telaseminin kalıtsal bir kan hastalığı olduğunu ifade eden Özbaş, 'Ülkemizde başta B-talasemi (Akdeniz anemisi) ve orak hücreli anemi olmak üzere kalıtsal kan hastalıkları önemli bir halk sağlığı sorunudur. Türkiye'de yaklaşık bir milyon 300 bin kişi taşıyıcı iken 4 bin 500 civarında talasemi hastası bulunmaktadır' dedi.
Hastalığının iki formda olduğunu kaydeden Dr. Hasan Mücahit Özbaş, taşıyıcı durumunda olanların hayatını etkilemediğini fakat evlilik öncesi çiftlerin hastalığa karşı test yaptırması gerektiğini vurguladı.
Hastalık hakkında bilgiler veren Özbaş, 'Yaşamın devamı için tüm organizmalarda dokulara-hücrelere oksijen ulaştırılmalı ve atık olarak oluşan karbondioksit uzaklaştırılmalıdır. Kanda bu görevi hemoglobin isimli protein yapar. Bu proteinin genetik olarak yapısında bozuklukların bir grubu talasemi olarak tanımlanmaktadır. Talasemi kalıtsal bir hastalıktır. İki formda karşımıza çıkar, ilk taşıyıcılıktır bu durumda kişinin sadece söz konusu gen yapısının sadece birinde sorun vardır bu durumdaki insanlarda belirgin bir şikayet oluşmaz kişiye hiçbir zararı yoktur hayatını etkilemez. Ancak kan sayımı yapıldığında bazı durumlarda ise sadece ileri tetkiklerle ortaya çıkartılabilir. Bulaşıcı değildir' ifadelerini kulandı.
'Evlilik öncesi 'talasemi testi' önemli'
'İki taşıyıcı kişi durumlarını bilmeden evlendiklerinde çocuklarında B-talasemi majör denilen gerçek hastalık ortaya çıkma riski vardır' diyen Özbaş, şöyle devam etti:
'Hasta olarak doğan çocuklar erken aylardan itibaren tedavisinin zor ve uğraştırıcı olduğu ağır bir hastalık tablosunda karşımıza çıkar. Bu durum hem çocuğun hem de ailenin hayatını son derece olumsuz etkiler. Bu hastalığı ortaya çıkmasının önenmesi mümkündür. Bu nedenle evlilik öncesi tarama programları son derece önemlidir. Bu sayede evlenmeden önce kişiler talasei yönünden durumlarını öğrenebilmekte bilgi sahibi olabilmekte ve hastalıklı çocuk doğması önlenebilmektedir. Ayrıca her ikisi de talasemi taşıyıcısı olan çiftlerin sağlıklı çocuk sahibi olabilmesi için özel bir program olan preimplantasyon genetiği programına yönlendirilmesi mümkün olabilmektedir.'
Talaseminin ilerleyici bir durum olmadığını, bulaşıcı olmadığını, yaşam boyu devam ettiğini ve evliliğe engel teşkil etmediğini belirten Özbaş, önemli olanın evli ve evlenecek çiftlerin her ikisini de taşıyıcı olup olmadığının tespiti ve hastalıklı çocuk doğmasının önlenmesi olduğunu vurguladı.