'Bu binaların altında hepimiz kalırız'

'Bu binaların altında hepimiz kalırız'

TBMM Genel Kurulu'nda dün, parti grupları tarafından verilen 'İstanbul Kartal ilçesi Yeşilyurt Apartmanının yıkılışının nedenlerinin tüm boyutlarıyla araştırılması hakkında önerge' de Genel Kurulun nabzının yükselmesine neden oldu.

İktidar ve muhalefet partileri arasında yaşanan gerginlik bir süre devam ederken İYİ Parti Grubu adına kürsüden söz alan Samsun Milletvekili Bedri Yaşar’ın açıklamaları gündeme damga vurgu.

Muhalefet partisi milletvekillerinin konuşmalarından sonra söz alan AK Parti milletvekillerinin konuyla ilgili yapılan açıklamaları yalanlaması üzerine söz alan Bedri Yaşar; “Şimdi, arkadaşlar, o yalan, bu yalan ama gerçek olan bir şey var; Yeşilyurt Apartmanı çöktü, 21 vatandaşımızı kaybettik, 14 tanesi de yaralı.” ifadelerini kullandı.

1984 yılında Konya'da Zümrüt Apartmanı çöktüğü zaman da aynı şeyleri söyledik!

Sözlerine Çekmeköy'de helikopter düşmesi sonucu şehit olan askerlere ve Yeşilyurt Apartmanının çökmesi sonucu hayatını kaybeden yurttaşlara rahmet dileyerek başlayan Samsun Milletvekili, 1984 yılında Konya'da çöken Zümrüt Apartmanı’nı hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “1984 yılında Konya'da Zümrüt Apartmanı çöktüğü zaman da aynı şeyleri söyledik. Dedik ki: "Devlet yaraları sarar, bu problemlerin altından kalkar." Maalesef 1999 yılındaki depremde çok önemli sonuçlar çıkardık. Ben de o gün Parlamentodaydım. Türkiye'deki yapı stokuna baktığımız zaman özellikle 1999 öncesinde çok ciddi problemler vardı. Yapı Denetim Yasası ile aynı şekilde Deprem Yönetmeliği de değiştirilerek belli tedbirler alınmıştı. Ondan sonra yapılan yapılarda da çok da ciddi problemler yok. Ama hâlâ, o günden bugüne her bina çökmesinin arkasından "Şunu yapacağız, bunu yapacağız." demek bu işleri çözmüyor.”

Şehircilik Bakanının enkazın başındaki ifadelerini esefle karşılıyorum!..

Şehircilik Bakanının enkazın başındaki ifadelerini esefle karşıladığını ifade eden Yaşar konuşmasına şu sözlerle devam etti; “Betonun cinsine bakıyoruz, 6 yani inşaat mühendisi olan, teknik bilgisi olan arkadaşlar bilir. Normalde olması lazım gelen değer C30 ama binalardaki alınan karot numunelerinin sonuçları 6, 8, 10. Ayakta durması bile mucize demek yani 3 şiddeti, 4 şiddetindeki depremde ayakta durmaları mümkün değil. Dolayısıyla bunların süratle incelenmesi, kontrol altına alınması gerekiyor.”

Hepimizin bu işte vebali var, hepimizin sorumluluğu var!..

“Hepimizin bu işte vebali var, hepimizin sorumluluğu var.” diyen Samsun Milletvekili konuşmasına şu sözlerle devam etti; “"Suç ondadır, bundadır."ı bir tarafa bırakıp artık bu işlere neşter vurmanın zamanı geldi. Adına "imar barışı" deyin, hiçbir şey değişmez.”

Bu binaların altında hepimiz kalırız!..

10 milyon binanın deprem yönetmeliğine uygun olmadığının altını çizen Samsun Milletvekili; “zemin etütlerine bakıp yeterli güçlendirmeler yapılmadığı takdirde ayakta duramayacaksa bu binaların altında hepimiz kalırız.” dedi.

Herkesi uyarıyorum: artık sözün bittiği yerdeyiz!

İmar barışında, birçok yapının depreme dayanıklı olup olmadığına ilişkin araştırma yapılmadan verilen yapı belgelerini eleştiren Yaşar, bu konuda hükümetin büyük bir yanlış yaptığını vurgulayarak ilgilileri bu yanlıştan dönmeye davet ederek şu ifadeleri kullandı;

“Hâlâ önümüzde zaman var. Lütfen, şu imar barışından her kim istifade ediyorsa, kim bu işten istifade ediyorsa, oturalım, öncelikle bu istifade edilen binalar, depreme dayanıklı mı, dayanıklı değil mi, önce buna bir bakalım. Böyle giderse hepimiz bu binaların altında kalırız. Buradan uyarıyorum, bu Parlamentodan herkesi uyarıyorum, diyorum ki: Artık sözün bittiği yerdeyiz, kelimelerin bittiği yerdeyiz.

O tarafa, bu tarafa lafı kıvırmadan şimdiden tedbir alalım.

Bu konuyla ilgili neyi getiriyorsanız Parlamentoya biz her zaman hiçbir siyaset gütmeden doğru şeylerin yanında olduğumuzu buradan ifade ediyoruz. Yine söylüyoruz: Gelin, bu işi bir daha gözden geçirin, bu imar barışıyla ilgili olan bütün müracaatlara bir bakın, bu binalarla ilgili gerekli araştırmaları yapın. Depreme dayanıklı mı, değil mi? Çünkü 1999 öncesinin -ben söylüyorum, teknik eleman olarak söylüyorum- yüzde 70'i, yüzde 80'inin gerçek değerleri vermediğini zaten görürsünüz. Deniz kabuğundan imal edilen binaların mukavemet değerlerinin tutması mümkün değil. Dolayısıyla hiç o tarafa, bu tarafa lafı kıvırmadan bu işle ilgili tedbirleri şimdiden alalım. Daha bir şey geç değil. Bugünden bu işe başlayalım!”