Samsunlu, Samsuncu, Samsunspor

Samsunlu, Samsuncu, Samsunspor

Samsunsonhaber Köşe Yazarı Hamza Küçük'ün kaleminden;

Doğduğumuz şehri ve anne babamızı seçemiyoruz. Belli bir yaşa ve birtakım gereklilikleri yerine getirmeden yaşayacağımız yeri de. Bazen seçim yapmadan yaşamak zorunda olduğumuz gibi.

İnsanların doğdukları şehirlerle arasında bağ oluşur. Bu bağı oluşturan doğduğu ev, büyüdüğü sokak, arkadaşlarıyla oynadığı oyunların bütünüdür. Bu bütün kişiyi Samsunlu yapabilir. Ama, büyüdüğü sokağı sevmek, geliştirmek için çalışmak, her gittiği yerde o sokağı unutamamak Samsuncu yapar.

Cuma akşamı Samsunspor Galatasaray maçında tribünleri dolduran değişik bir sosyoloji vardı. Bu şehirde doğup, büyüyen ama başka takımı destekleyenler. Takım tutmanın farklı nedenleri olabilir. Bu nedenlerle ilgilenmiyoruz ama yaşadığı şehrin takımının tribününde yer alıp, rakip takımı desteklemenin mantığını anlamıyorum. Ve gündem olan bayan taraftar vardı. Rakip takımın armasını yayıncı kuruluşa göstermek gibi bir hareket de yaptı. 6222 sayılı "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun" kapsamında bu taraftarın orda olması yasak. Bu suça rağmen geldiniz ve maçı izlediniz, sessiz sedasız ayrılın bari sahadan. Bu yaşadığı şehre saygısızlıktan başka bir şey değil.

Bu durumun ortaya çıkmasının çok fazla nedeni var, bunlardan biri satılan kombine sayısının azlığı. Kulübün bu sene Batı Alt Tribüne yaptığı yüksek zam nedeniyle geçen seneki doluluk olmadı. Çoğu taraftar kombinesini fiyattan dolayı yenileyemedi. O taraftar her maça gelen, takımını destekleyen, ateşleyen taraftardı. İşte o boş koltukları tek maç için Cuma akşamı rakip taraftar doldurdu. Doğa boşluk kabul etmez.

Som zamanlarda okul önlerinden geçerken, ortaokul, lise öğrencilerinin üstünde çok fazla sayıda Samsunspor forması görüyorum, sadece erkeklerde değil kız çocuklarında bile Samsunspor forması var. İlerleyen yıllarda o boşlukları "Atatürk Armalı" çocuklar dolduracak.

Maça başlarken solda Drongelen vardı. Hocanın taktiğidir, olabilir. Barış Alper hızlı oyuncu, durdurmak ve defansı kalabalık ve güçlü tutmak için yaptığı hamle diye düşündük. Maça başlayıp takım da geri yaslanınca geçiş oyunu (transition play) oynayacağımız belli oldu. Geçiş oyununu en iyi oynayabilecek, Tait-Holse-Marius sahadaydı. Ofsayttan iptal edilen golümüz de böyle bir goldü. Ben topun Tait'in ayağından çıktığı anda değil yarım saniye sonra çizginin çekildiğini düşünüyorum. Başka türlü ofsayt uyduramazlardı. Peşine Drongelen'e yapılan ama rakip takıma verile faulden kullanılan topta golü yedik. Yardımcı hakem önündeki pozisyonu süzemedi. Üç dakikada maçın seyri değişti. Oyun başlarken çok fazla alternatif oyun planınız olabilir ama maç başladıktan sonra oyun artık satranca döner. Reis'in çok fazla hamle şansı yok ama eleştirilecek iki nokta var. Biri oyuncu değişikliklerini geç yapması. İlk yarı gerideyiz devre arası Soner Gönül oyuna girip Drongelen sol stopere geçebilirdi. Reis büyük ihtimalle oyunu böyle tutup, 60. dakikaya kadar oyunu 1-0 taşımayı düşünmüş olabilir ama golü erken yedikten sonra işler değişti. İşler değişince karşı bir hamle de gelmedi. Yetmiş beşinci dakikaya kadar hamle yapmaması ilginç. Bir diğer eleştirilecek noktası genç oyunculara çok fazla şans vermemesi. Belli ki Nitcham, Tait, Dimata halen Noel tatilinde kalmışlar. Bu oyuncuların yerine Ali Tarkan, Muhammet Ali şimdiye kadar süre almalıydı.

Reisten bir ricam var. Lütfen şu Marius'a ofsayt kuralını öğret. Kuralı biliyorsa, ofsayta düşmemeyi öğret. 

Maç başladı Okan Buruk, dördüncü hakemle sohbete başladı. Maç bitti sohbet devam ediyor. Maç sonu röportajında hakemi de eleştirdi. Sanırsın, ofsayt gerekçesi ile golü iptal edilmiş. Bir de peşine Sallai, Drongelen'e dirsek atmamış da Drongelen'in dudağı patlamamış. Hele Osimhen Drogenlen'e el ense çekmemiş gibi.

EN ÇOK OKUNAN HABERLER