'Çok Şükür'

'Çok Şükür'

Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Hilal Genç, 'Çok Şükür' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.

"Çok Şükür"

Sevgili köşe okurlarım bu yazıyı size izlediğim bir videonun ardından yazıyorum.

Hani dedik ya daha önceki yazımızda, Ramazan olanın olmayanı,  tokun açı bir nebze de olsa hatırladığı bir ay diye. İşte böyle bir haberden. 

Sadece dört duvarla çevrilmiş, halısız, döşeksiz,  adına ev diyemeyeceğim, soğuk duvarlar arasında, yerde bir parça kuru ekmek, bir krem peynir, bir kavanoz çikolata. Başında biri dört, biri beş yaşlarında  soğuktan elleri,  ayakları, yanakları kızarmış iki çocuk. Anne ne yiyecek hiç bilmiyorum sofrada hiçbir şey yok. Aslında ortada bir sofra yok. Uzatılan mikrofona başını hiç kaldırmadan

"Bugün onların karnı doydu çok şükür" diyor.

Fakirin şükür ettiği,  zenginin yetinmediği ülkemizde, bir söz var ki durumu özetleyen

"KARIN TOKLUĞUNA YAŞAMAK"

Karın Tokluğu; Açın bir lokma ile, zenginin doymak bilmediği bir hal.

İçinde bulunduğumuz dönemde artık pek çok insanın boğazından, mutfağından eksilttiğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla insanlar azla yetinmeyi, doymayı ister istemez öğreniyorlar. 

Ve öğretilmiş bir çaresizlikle sebebini sorgulayacakları, hesap soracakları pek çok şeye şükür ediyorlar.

Bilinçsiz bir çaresizlik almış başını gidiyor.

Bir millet ki yoktan var olmuş, bir olmuş, çalışmış, üretmiş.

Köylüsü, şehirlisi, ülkeyi yönetenleri hepsi üzerine düşeni yapmış.

Millet vatanı, devleti için. Devlet vatandaşı ve Vatanı için çalışmış üretmiş.

Her şeyin en lüksünü en iyisini kendisi için değil herkes için hayal etmiş ve ülkeyi yeniden inşa etmişler.

İşte o günlerdeki şükür ile bugünkü şükür arasında çok fark var.

Tıpkı o zaman ki birlik beraberlik, millet, vatan bilinciyle şimdiki arasındaki fark gibi.

Mustafa Kemal Atatürk'ün baş tacı yaptığı, tüm ırklardan üstün gördüğü, kıymet ve değer verdiği millet, bugün ne kendi kıymetinin ne de topraklarının öneminin farkında.

Yaşadığımız toprakların zenginliğine şükretmeyi çoktan unuttuk.

Ülkeyi fakirleştirip kendilerini zenginleştirenler, halka doyurabildikleri karınları için şükretmelerini söylüyorlar.

Yazılacak ve söylenecek çok şey var elbette ama bir köşede ancak bu kadarını yazabiliyorum.

O iki çocuğun annesi bir kuru ekmekle bugün doyabildikleri için şükür ediyor.

Ben ise, daha güzel, müreffeh ve daha mutlu bir ülke umut ediyorum.

Ekmeğimizi, emeğimizi,  yaşama sevincinizi sömürüp, kendileri semirenlerin. Vatandaşa karın tokluğunu hak görenlerin, hak ettiğini bu dünyada gördüğü adaleti diliyorum.

 Şükür mü? Bizim de yakamızı silkeleyip ağız dolusu "ÇOK ŞÜKÜR " dediğimiz o gün gelecektir.

Doğacak güne umudum her zaman var.

 

EN ÇOK OKUNAN HABERLER