Muhammet Nacak'ın kaleminden: Mâni Zail Olunca Memnu Avdet Eder
Devrenin son maçını Kayseri deplasmanında oynadık. Maç öncesinde sosyal medyada başlayan dostluk gösterileri maç boyunca ve sonrasında da devam etti. Puan sıralamasındaki yerlerine bakmaksızın yenildikleri takım ve taraftarını alkışlamak her babayiğidin harcı değildir. Umarım, ligde olmaması gereken onca semt takımı varken bir şehir takımı olan Kayseri düşmez ligden.
Belki de bu sezon Süper Lig'de atılan en erken golle maçı 1-0 kazandık ama oyun olarak beklediğimiz tempoyu göremedik sahada. Trabzon maçında topu rakibe vermemizin anlaşılır bir nedeni vardı ama bu maçta topu rakibe bırakmamalıydık. Bunu sadece Bennasser ve Ntcham'ın yokluğu ile açıklayamayız.
İki maçtır skor olarak istediğimizi almamıza rağmen sistemimizin en önemli sacayağı olan pas oyununu beceremiyoruz. Kayseri maçında daha bir dakika dolmadan attığımız gol bence maçın kırılma anıydı. Zira o golü atamasak istatistiklerde her iki takımın gol beklentisinin 0.7'lerde kalması gerçeğiyle maç, nispeten daha iyi oynadığımız Sivas maçı gibi 0-0 eşitlikle bitebilirdi. Çünkü sahada gol atma refleksi gösterecek ne bir ofansif gücümüz ne de yeteneğimiz vardı. Son iki maçta rakiplerimize %60'larda topu bırakmak alışkın olmadığımız bir durum ve gelecek maçlar adına çok tehlikeli. Kayseri galibiyeti Beşiktaş deplasmanının stresini azalttı. Rakibe oranla daha rahat çıkacağımız ve üç ihtimalden ikisinin bize yarayacağı bir maç olacaktır.
Kazanan her zaman haklıdır ve 3 puanı hanesine yazdıran takım bir sonraki maça kadar alkışlanacaktır. Fakat yılbaşı tatiliyle başlayan "dört oyuncu" ile ilgili sorunda özellikle mevkisinde kalite olarak alternatifsiz olan Ntcham'ın ilk 11'de başlamaması "o iş çözüldü" söylemlerine rağmen sorunun tam anlamıyla çözülmediğinin bir göstergesi.
Disiplinsizlik ceza gerektiren bir eylemdir amenna ama eski hukuk sistemimiz olan mecellede bir kural vardır: "Mâni zail olunca memnu avdet eder." "Hata ve engel ortadan kalkınca yasak geri döner." demektir. Buna göre hem yönetimin hem hocanın bahsettiği gibi sorun çözülmüşse şayet cezanın devam etmemesi icap eder. Çünkü görüyoruz ki bu huzursuzluk ve eksiklik takımın tam performansla oynamasına engel oluyor. İki haftadır oyun olarak zayıf takımlarla oynamamız bu yasakların puan olarak bize olumsuz etkisini kırmış olabilir ama artık bu konunun tamamen kapanmasını istiyor ve eski oyun gücümüzün geri gelmesini bekliyoruz.
Sayın Başkan'ın, onca dil bilmesini gerekçe göstererek övgüler düzdüğü sportif direktörümüzün bu sorunun çözümünde çok da başarılı olamadığını görüyoruz. Transfer yasağımız olduğu düşünülünce fazla bir mesaisi olmayan Fuat Hoca'nın tüm enerjisini bu işe yoğunlaştırarak sorunu bir an önce çözmesi gerekmez mi? Ntcham'ın maça girdikten sonraki oyun tarzı, topla ilişkisi, vücut dili, temposu kafasının tamamen sahada olmadığının ispatıydı. Tam da Avrupa hayalleri kurarken tam da puan tablosu bu konuda bizi fazlasıyla ümitlendirirken kendi içimizde bir arıza yaşanmasına müsaade edilmemeli.
Ligin ikinci devresinde iç sahada muazzam bir avantajımız var. Galatasaray ve Eyüp dışında evimizdeki tüm maçlarımız puan tablosunda ilk altının dışında kalan ve kazanabileceğimiz takımlarla. Devreyi en yakın rakibimize 6 puan fark atarak 3. sırada tamamlamışken bu avantajı çok iyi değerlendirmeliyiz. Özellikle iç sahadaki her maça final havasıyla çıkmalı ve tribünleri tıklım tıklım doldurarak içerdeki tüm maçları kazanmalıyız. Zaman birlik zamanıdır.
20 Ocak haftasına bu ruh haliyle girmek bize yakışmaz. Futbol şehitlerimizi anacağımız bu hafta tüm küsler barışsın, tüm yüzler gülsün hatta (neden olmasın?) pasaportlar hazırlansın.