Hayatını kaybeden Samsunspor'un efsane futbolcularından Yalçın Aytünür'ün (Çeto Yalçın) hayat öyküsünü çocukluktan beri kendisini tanıyan Emin Erman anlattı. Amerika'da hayatını sürdüren Emin Erman, küçükken kapı komşusu ve mahalleden abisi olan Çeto Yalçın'ın zorlu yaşam hikayesini Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.
Bu hikâye, sadece bir futbol efsanesini değil, aynı zamanda doğup büyüdüğü topraklara, ailesine ve çevresine olan bağlılığıyla hatırlanan bir ismin hikâyesidir. Bu hikâye hayatı boyunca sadeliği, pes etmeyen hayat mücadelesi ve azmiyle etrafına ilham saçan, güçlük ve fakirlik içinde tütün tarlaları içinde büyüyen bir çocuğun hayal gücü ve cesaretiyle sadece ailesine ve doğduğu mahalleye değil, Samsun gibi büyük bir şehrin de gönlünde taht kuran birinin hikayesidir. Onun hikayesi, çocukluk yaramazlıklarından başlayan ve yeşil sahalarda bir yıldız gibi parlayan bir yolculuğu anlatır.
Çeto Yalçın, gerçek adıyla Yalçın Aytünür, 1943 yılında Samsun'un Bafra ilçesine bağlı Mübadil mahallesi olarak bilinen Gazipaşa Mahallesi'nde, dar gelirli bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. 1943 yılının Bafra'sı, Gazipaşa Mahallesi'nin itfaiye kuyusunun bulunduğu meydanından etrafa dağılan dar sokakları ile, mübadelenin getirdiği ağır yükleri hala taşıyan lakin sıcacık dostluklarla gelecek için umut dolu bir mahalleydi.
Çeto Yalçın'ın çocukluğu, Rumlardan kalma eski iki katli bir kagir evin birinci katında geçti. İkinci katta ise Çeto Yalçın'ın annesi Melek hanımın kardeşi Ahmet Yendi (Yağcı Ahmet) ve ailesi yaşıyorlardı, Evde anne, baba ve dört erkek kardeşin sığındığı bu yuva, adeta hayatta kalma mücadelesinin bir sembolüydü. Camsız pencerelerinden rüzgârın bir taraftan girip diğer taraftan çıktığı Mutfak odasında döşeme tahtaları aralıklarla dolu olduğundan yürümek bile zordu. Anne ve babasının yatak odası oturma odasına bitişik esas olarak yatak yorgan istiflenmesi için ayrılmış duvarlarında dökükler olan küçücük kabin gibi bir oda idi. Çeto Yalçın ve kardeşleri, bu odaya bitişik oturma odasında kışın kurulan sobanın etrafında yer yataklarında uyurlardı.
Penceresiz bir mutfakta pişen yemeklerin kokusu, aile fertlerini bir araya getirir, küçücük bir odadaki yorgun geceler, tüm ailenin paylaştığı odun sobasının başında ısınarak geçirdiği kış günlerine karışırdı.
Çeto Yalçın'ın ailesi, hayat mücadelesini büyük bir fedakarlıkla sürdüren insanlardı. Babası devlet memuru olarak çalışıyorken, ailenin diğer fertleri aynı zamanda tütüncülük gibi ağır bir zanaatla aile bütçesine katkıda bulunuyorlardı.
Çeto Yalçın'ın çocukluğu zorluklar içinde, ama sevgiyle dolu geçmişti. Mahallenin çocuklarıyla top oynadığı boş arsalar, onun fiziksel yeteneklerinin ve futbol aşkının ilk filizlerini verdiği yerlerdi. Çocukluğunda yaramazlığıyla meşhurdu. Mahallenin meydanında topla oynarken meydan etrafındaki evlerde kırmadık cam bırakmazdı.
Onu Çeto lakabı ile çağrılmaya vede anılmaya iten ise çocukluk maceralarının neşeli bir hatırasıydı: Komşuları Bahçeci Hasan Efendi'nin bahçesinden meyve çalarken yakalandığında, Hasan Efendi ona kızıp dövmek yerine başka bir türlü ceza verdi; ona "Çeto" lakabını taktı. "Çeto" lakabı, onun mahallenin yaramaz ama sevimli çocuğu olarak hafızalarda yer etmesine sebep olmuştu. Bu isim, kısa sürede mahalledeki herkes tarafından benimsendi ve Yalçın Aytünür, artık "Çeto Yalçın" olarak çağrılmaya başlandı.
Bu lakap, onun enerjik ve neşeli kişiliğinin bir yansıması olarak hayatının birçok alanında etkisini gösterdi. Ancak bu lakabın en çok hissedildiği yerlerden biri futbol sahalarıydı. Futbol oynadığı dönemlerde "Çeto", saha içinde hem hırslı hem de eğlenceli tavırlarıyla dikkat çekiyordu. Takım arkadaşları ve izleyiciler için bu lakap, onun saha içindeki azmini ve liderlik özelliklerini temsil eden bir simge haline geldi. Küçüklüğünde başlayan bu lakap, onun sportif kimliğiyle özdeşleşerek unutulmaz bir anıya dönüştü.
Kısacası, Yalçın Aytünür'ün "Çeto" lakabı, sadece bir çocukluk anısı olmaktan öteye geçerek, futbol sahalarında da onu tanımlayan bir simgeye dönüştü.
İlkokulu bitirdikten sonra, hemen evlerinin karşısındaki ortaokula başladı. Ancak Bafra'da lise bulunmadığından, eğitim hayatı ortaokulla sınırlı kaldı. Ailesinin maddi imkansızlıkları nedeniyle çevre illerdeki liselere gitme şansı olmadı. Ama bu engeller, onun hayallerine ulaşma azmini köreltemedi. Uzun boyu ve güçlü fiziği sayesinde futbol, hayatında yeni bir kapı araladı. Spor, onun için hem bir kaçış hem de bir kurtuluş yolu oldu.
Çeto, henüz 16 yaşındayken Bafra Adalet Kulübü'nde futbol oynamaya başladı. Kısa sürede yetenekleri fark edildi ve iki yıl sonra 18 yaşında Bafra'nın en büyük futbol kulübüne, Bafra Gençlik, transfer olarak Samsun Amatör Ligi'nde boy gösterdi. Yeteneği, çalışkanlığı ve sahadaki beton gibi sağlam defans hamleleri ve akıllı futbolu ile dikkatleri üzerine çeken genç bir oyuncu idi artık. Futboldaki basarisi Türkiye çapında hemen fark edilince önce Türkiye Genç Milli Takımına çağrıldı ve akabinde askerlik suresince Ordu Milli Takımın dada oynayarak doğup büyüdüğü Bafra'yı ve futbola devam ettiği Samsun'u şereflendirdi.
1965 yılında 5 amatör kulübün birleşmesiyle, Samsunspor profesyonel bir takım haline gelip ikinci Türkiye liginde oynamaya başladığında, Çeto Yalçın'da artık genç yaşında bir profesyonel futbolcu olmuştu. Takımın en önemli oyuncularından biri olarak, sahada gösterdiği cesur oyun tarzı ve lider ruhuyla taraftarların sevgilisi haline geldi. 1969 yılında Samsun'da Izmitspor'la oynanan maçta kazanılan penaltıyı forvet oyuncuları atmamak için toptan uzak durunca Çeto Yalçın derhal topu alarak penaltı noktasına koydu ve o bomba vurusu ile topu ağlara gönderince tüm statta ayakların üzerinde onu alkışlıyordu. Bu onun sorumluluk ve liderli anlayışının bir yansıması idi.
Tüm Samsun onu Çeto Yalçın olarak bağrına basmıştı. İleriki yıllarda, 1968-69 sezonu, Samsunspor'un birinci lige yükselmesinde de büyük bir pay sahibiydi. 1969 yılında, Samsunspor'un tarihindeki bu dönüm noktasında, onun adı altın harflerle yazılmıştı. Beşiktaş gibi büyük kulüplerin ilgisini çekmesine rağmen, Samsunspor yönetimi onu bırakmamaya kararlıydı.
EVLENME VE AİLE HAYATI
1968 yılında Samsun'da görev yapan Ordu'lu banka memuresi Asuman Hanım ile tanıştı. Asuman Hanım'ın zarafeti ve anlayışı, Çeto'nun hayatında derin bir etki yarattı. Kısa bir süre sonra Samsun Demirspor lokali bahçesinde yapılan bir düğün ile hayatlarını birleştirdiler ve bu evlilikten bir erkek çocukları dünyaya geldi. Asuman Hanım, Çeto'nun sadece eşi değil, aynı zamanda en büyük destekçisi oldu.