Kadıköy'de İstediğimizi Yine Aldık
Samsunsonhaber köşe yazarlarından Mehmet Yılmaz, Samsunspor'un Fenerbahçe ile deplasmanda 0-0 berabere kaldığı maçı kaleme aldı
Birkaç yıldır Kadıköy civarında bulunuyorum. Maça epey bir süre varken bile Kadıköy'de güzel bir futbol havası vardı. Nitekim renktaşlarımız da gelip, formalarıyla dolaştılar. Yani, hiç de öyle sosyal medyada olduğu gibi gergin bir ortam yoktu. Olmamalıydı da?
Fenerbahçeli arkadaşlarım bizden çok çekiniyorlardı. Haklılardı da çekinmekte çünkü ligde ikinci sırada onlar üçüncü sırada biz bulunuyorduk. Belki de en kritik maçları buydu.
Maç öncesine damga vuran şeylerden birisi de başkanımız Yüksel Bey'in yine medyada arz-ı endam etmesiydi. Bu kadar konuşmaması lazım. Haklı haksızı geçtim ama. En azından kişisel olarak benim tarzıma uygun bir başkan profili çizmiyor. Bir de zaten maalesef tartışmaların, konuların öznesi Samsunspor değil; kendisi. "Yendim, puan aldım, şöyle oynayacağım, Avrupa'ya gideceğim?" Biz onun büyük özverileriyle birlikte ligde üçüncüyüz. İyi ve gurur duyduğumuz bir takımımız var. Bu takım tarihi bir sezon yaşıyor. Bunu konuşmamız lazım.
Fenerbahçe Rangers'ta çok yorulmuştu. Biz ise fizik kondisyon olarak iyi durumdaydık ve maça odaklanmıştık. İftarımızı stadın çevresindeki bir yeşil alanda yaptık, hatta Papazın Çayırı'nda iftar keyfi diye fotoğraf çekindik. Deplasman tribünümüz her zaman olduğu gibi yine dolu, coşkulu ve benim adıma bayram yeri gibiydi. O kadar çok renktaşımla, dostumla bir araya geliyoruz ki?
Maçın hakkı 0-0 mıydı? Büyük ölçüde öyleydi. Hakemin kırmızı kart başta olmak üzere Fenerbahçe'yi kollaması durumu söz konusuydu. Hakem takviyesine rağmen Fenerbahçe bizi mağlup edemedi. Bizim adımıza iyi bir sonuç. Avrupa yolunda alttakilerle puan durumunu korumak hatta puan farkını açmak anlamında da ayrı önemliydi. 0-0'ı ne kadar koruyabilirsek, stres seviyesi arttıkça Fenerbahçe o baskı ortamında iyice zora düşecek diye düşünüyorduk. Öyle de oldu.
Bence eldeki malzemeye göre ligin en iyi teknik direktörü olan Reis'ın planına göre, hücum anlamında çok bir şey yaptığımızı söylemek mümkün görünmüyor. Son hamleleri, ara koşularını, doğru pasla buluşmayı, iyi şut çıkarmayı başaramadık. Fakat savunma yönünü iyi yaptık. Üstelik kötü demeyeyim de vasat oynayarak bile Kadıköy'den puan alabiliyoruz. Bu çok ilginç bir durum bence.
Mesela Yunus Emre çok iyi oynadı. Aferin, onun alnından öpüyorum. 55 numaranın hakkını verdi. Rick'le birlikte çok iyi oynadılar. Keza Okan da çok iyi oynadı. Sanırım torpilci Montella'ya bir mesaj vermiştir. Bennasser ve Holse çok mücadele edenler arasındaydı. Oyuncularımızla gurur duyuyoruz. Dar kadro, transfer yasağı, formsuzluklar, cezalar, şu bu derken Thomas Reis gerçekten iyi bir takım oluşturmuş. Ligde imajı olmuş pek çok hocayı ve takımı cebimizden çıkarıyoruz. Bu anlamda Reis'ın hak ettiği takdiri görmediği ortada. Samsunspor'un futbolunun bir türlü konuşulmadığı bir ortam var. Oysa 3. sıra büyük bir başarı. Zaten Türkiye'deki kurulu futbol düzeninde Galatasaray ve Fenerbahçe 1 ve 2. Dolayısıyla siz 3. olduğunuzda aslında en başarılı takım siz oluyorsunuz. Aylardır biz 3. sıradayız ve Allah nasip ederse Avrupa'ya gideceğiz.
Bu arada bizi ne Galatasaray ne Fenerbahçe ne de başka bir takım ilgilendiriyor. Biz kendi işimize bakıyoruz. Ancak şu bir gerçek ki, bir türlü şansımızın tutmadığı ve ilk maçımızda da açıkça hakemler tarafından kollanarak bizi yenen Galatasaray'ı Samsun'da yenmemiz, en azından ona da hak ettiği dersi vermenin şart olduğu bir döneme girdik. Bunu da kimse için değil, kendimiz için yapacağız.
Son olarak, tamam, deplasman tribününden bir buçuk saat kadar geç çıkarılıyoruz ama lütfen, bir buçuk saat boyunca insan sağlığına zarar verecek boyutta yüksek sesle müzik vermeyin! Bunu hemen her statta yapıyorlar. Samsun'da da yapılıyor mu bilmiyorum ama orada da yapılmasın.