Oyunla Değil Skorla Kaybettik
Samsunspor konulu yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Emre Seven, 'Oyunla Değil Skorla Kaybettik' başlıklı yeni yazısını samsun son haber okuyucuları için kaleme aldı
OYUNLA DEĞİL SKORLA KAYBETTİK.
Her ikisi de 12. haftaya doludizgin gelen lig birincisi ve ikincisinin karşı karşıya geldiği haftanın hatta sezonun en beklenen maçıydı.
Samsunspor'a ayrılan 2700 küsür biletin bir dakikadan az bir sürede satılmış olmasına hiç şaşırmadık.
Çok anlamlı bir tarihte, 10 Kasım'da oynanan maç, hangi takımın taraftarı olursak olalım, bu anlamına oldukça yakışır bir şekilde hepimizin yüreğine dokunan bir şölenle başladı.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün bu milletin kalbinin en değerli köşesindeki yerinin ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha gördük.
Özellikle Atatürk'ü armasında taşıma onuruna sahip tek takım olan Atatürklü Arma nam Samsunspor'un bu maça özel giydiği forma beni benden aldı.
Bu muhteşem görüntülerde emeği geçen herkese gönülden teşekkür ederim.
Gelelim maça.
Sahaya çıkan ilk 11 bence şaşırtıcı değildi. Barış Alper gibi futbolu yalnızca sahip olduğu fizik gücü ile oynayabilen bir oyuncunun karşısına geçen haftaki gibi Dimata'yı koymayı tercih etti Reis.
Maçın, GS'nin Totenham yorgunu olması ve tarihinin en iyi sezonunu geçiren Samsunspor'un yakalamış olduğu enerjiden ötürü tarafların birbirine pek de üstünlük kuramayacağı dengede bir maç beklentisi içindeydim.
Fakat daha 3. dk'ya yeni girmiştik ki Osimhen gibi bir Android'e kafa vurdurmanın bedelini ödedik.
Sonrasında ise ilk yarının sonlarına kadar GS'nin hakimiyetinde geçen, Samsunspor'un daha önceki maçlardaki oyun ezberini pek fazla sahaya yansıtamadığı özellikle defansta Davinson'u geçemediğimiz bir maç izledik.
Umutlarımız bitmiş değildi çünkü Reis'ın böyle nice maçları çevirmişliğine şahit olmuştuk.
İkinci yarı tam da istediğimiz gibi oyuna ve skora denklik getirip, tam istediğimiz tempoya çıkmıştık, fakat yediğimiz ilk gol ne kadar şık ise ikinci gol de bir o kadar ucuzdu.
Hazır ikinci golden konuşurken maçın olay adamı Okan'a ayrı bir parantez açalım.
Malum geçen seneki Galatasaray maçlarından önce ve sonra Galatasaray'dan transfer ettiğimiz Okan Emre ve Taylan ile alakalı hiç de hoş olmayan söylentiler konuşuldu günlerce.
Yüksel Başkan'ın da iyi niyetle de olsa yaptığı kalp beyin çelişkisi ihtimali yorumu tuz biber ekmişti bu söylentilere.
Bu maçta da özellikle kendi yarı sahalarına kapandıkları 2-2 lik Samsun deplasmanının acısını yaşayan pek çok Fenerbahçe taraftarının sosyal medyada bu muhabbetleri kaşıdığını ve buradan bir malzeme çıkarmaya çalıştığını gördük.
Öyle ki sosyal medyada Samsunspor'un yaptığı paylaşımlara bizden çok FB'li taraftarlar yorum yapıyorlardı.
Buraya kadar her şey beklendiği gibiydi. Eminim Emre ve Okan bu maçta ağızlarıyla kuş da tutsalar muhabbetler değişmeyecekti.
Ve fakat,
Okan'ın (ikinci golden sonra günah çıkarır gibi 2-3 kritik kurtarış yapsa da) gösterdiği kötü performans bu söylentileri tetikte bekleyenlerin ekmeğine adeta yağ sürdü.
Mesela Okan'ın daha önce art arta iki topu degajdan sanki ilk kez degaj yapan acemi bir kaleci gibi taça göndermişliği var mıydı?
Hadi üçüncü golde ters ayakta kaldı diyelim (ki bence normal şartlarda çok rahat çıkarabileceği zayıf bir vuruştu) o ikinci goldeki asistvari hataya ne demeli? Pek çok maçta bizi ipten alan Okan kalitesinde bir kalecinin yapacağı bir hata mıydı?
Okan'ın bu maçtaki performans düşüklüğünü üzerindeki baskıya veriyorum. Daha doğrusu buna vermek istiyorum. Ama bize kendini savunduracak pek bir malzeme bırakmadığını, "milletin ağzını açtığını" da söylemek zorundayım.
Özellikle skor olarak kıl payı kaybettiğimiz ve kazanmamız halinde tüm dengelerin değişeceği bu denli kritik bir maçtan sonra.
Öyle ya özellikle yediğimiz 2. gol, Ntcham'ın penaltı golünden sonra maçı çevirmek için müthiş bir moral bulmuş takımın tüm hevesini kısa sürede kursağında bıraktı.
Maçın bir diğer fiyaskosu Marius'tu. Seviyoruz kendisini evet, özellikle bu sezon performansı çok iyi, ama Marius gerçekten şaka gibi bir adam. Fiziğini bu kadar iyi kullanan ve fakat bitiriciliği ve mental sağlamlığı bu kadar kötü olan başka bir santrafor var mı bilmiyorum ama bu maç özellikle beraberlik kovaladığımız dakikalarda elimde biriken saçların müsebbibi o oldu.
Hakem olarak Halil Umut Merel tercihi ise maçtan önce tartışılan başka bir mesele idi. Özellikle kendisinin Galatasaray kombinesi olduğuna dair iddialar kafa karıştırmadı değil.
Maçta en azından beklediğimden daha iyi bir performans gösterse de Samsunspor'a karşı sarı kartlarını özellikle sonlara doğru oldukça cömert kullandığını söyleyebilirim. Aynı cömertliği ve cesareti pek çok pozisyona ve penaltılara oldukça itici bir vücut diliyle dakikalarca itiraz eden Muslera'ya ikinci sarıyı gösterme ihtimali oldukça yüksekken niyeyse göremedik.
Velhasıl, namağlup lider GS karşısında skor olarak belki yenildik ama oyun olarak ezilmedik. Özellikle maçın sonlarına doğru pek çok şansı cömertçe harcamasak 3 olmasa bile 1 puanla dönmemiz işten bile değildi.
Olmadı. Sağlık olsun. Bu sezonun en anlamlı hikayesini yazan Samsunspor'umuzun ve Reis'ın canı sağolsun.
Biz daha nice canları yakacağız. Buna inancımız tam.
Arada böyle nazarlıklara da ihtiyacımız var.