'Ne Mutlu Samsunsporluyum Diyene'
Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Akif Keleş, 'Ne Mutlu Samsunsporluyum Diyene' başlıklı yeni yazısını samsun son haber okuyucuları için kaleme aldı
'Ne Mutlu Samsunsporluyum Diyene'
Samsunspor daha önce oynadığı 3 deplasman maçında da gol yemeden 3 galibiyet elde etmiş, son 6 maçında da 5 galibiyet alarak, Süper Lig'de 4. sırada bir takım olarak Adana Demirspor deplasmanına konuk oldu.
Acaba bu maç da Samsunsporlu futbolcular nasıl oynayacaktı. Bir rehavet olacak mıydı. Rakip ise Süper Lig de zor günler yaşıyor, bu maç da adeta var olma savaşı vereceklerdi.
Samsunspor için bir dikkat çekici konu ise Süper Lig'de ilk 8 haftada daha önce 1986-1987 sezonunda 5 galibiyet almış, olası Adana Demirspor galibiyeti ile bu rekorun kırılması söz konusu olacaktı.
Bir diğer konu ise milli takım arasına neden 2. sırada Samsunspor'umuz girmemeliydi.
Bu düşünce ve duygularla Pazar günümüzü ayırdık Samsunspor'umuza.
İlk yarı da Samsunsporlu futbolcular da ciddi rehavet havası gözlemlendi. Pozisyonları bulan rakip olsa da, kalede Okan Koçuk bu maç da takımın yıldızı ve ateşleyen oyuncusu oldu diyebilirim.
İlk yarının en dikkat çekici konusu ise daha maçın 7. dakikasında Adana Demirspor'a bir penaltı verildi ki, akıllara zarar bir karardı. Penaltı ile uzaktan yakından bir alakası olmayan bu pozisyonda, Var hakemi neden devreye girmedi. Bunu da anlamak mümkün değil. Hemen aklımıza Konyaspor karşısında ki hakem faciası geliyordu.
Maçın başından sonuna kadar tüm takdir haklarını rakipten yana kullanan taraflı bir hakem ekibi saha da vardı.
Süper Lig de hep böyle olmuştur. Birileri kafaya oynasın, başarılar elde etsin, hemen o takımı engellemenin, büyütülmüş kulüplerin önünü açmanın gayreti içerisinde olur Türkiye deki futbol düzeni. Yıllar geçse de bu düzende hiç bir değişiklik olmadı maalesef. Bu düzenden beslenen, müzelerini kupalarla dolduran o büyütülmüş kulüpler, daha adaletli yönetilen Avrupa kupaların da yıllardır bir başarı elde edemiyorlar. Hep hüsran, her sene bir hüsran.
Neyse bu çok uzun bir konu...
Samsunspor için ikinci yarı belli olmuştu. Sadece rakibi değil hakemleri de yenmeliydi.
İkinci yarıda Samsunspor daha derli toplu oynuyor. Pozisyonlara giriyor. Bunlardan bir tanesinde Arbnor Muja dakika 58'de durumu 1-1 getiren harika bir gol atıyordu. Sonrasında rakibi kendi kalesine hapseden bir baskı uygulamaya başlasak da 90. dakikalara kadar sonuca etki edemiyorduk.
Thomas Reis yaptığı değişiklerle oyunu çevirmeye çalıştığı bir dönemde bu sefer 86. dakika da Holse, Soner Aydoğdu değişikliğini geçte olsa iyi ki yaptı diye düşünüyorduk.
Sonrasında neler oluyordu...
Dakika 90+3 Soner Aydoğdu'nun ortasında Dimata'nın kafa golü geliyor. Dakika 90+10 da ise bu sefer Dimata'nın pasında Soner Aydoğdu'nun akıl dolu aşırtma golü geliyordu.
İkinci yarı oyuna giren Dimata ve Soner Aydoğdu. Neler yapıyordular öyle. Dimata 1 gol 1 asist. Soner Aydoğdu ise sadece 14 dakika oynadığı maça 1 gol 1 asist sığdırıyordu.
İşten bunun adı ne biliyor musunuz arkadaşlar.
Bir karakter ortaya koymak demektir. Takım ruhu demektir. Ekip ruhu demektir.
İşte bu karakter ve bu ruh sayesinde milli takım arasına ikinci sırada giriyoruz. Bir de üstüne tarihimizde, Süper Lig ilk 8 haftanın en iyi başlangıcı 6 galibiyet ile rekorunu kırmış olduk.
Ben de Yüksel Başkanı zaman zaman eleştirenlerden biri olarak Başkana hakkını teslim etmek lazım diye düşünüyorum .Tebrikler Başkanım.
Evet Sevgili renktaşlarım. Çok keyifliyiz değil mi?
Samsunspor en diplerdeyken de gurbette koşa koşa Samsun'a maça gelirdik.
Çocuklarımıza ta o zamanlar da şunu söylemiştim..
"Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler. Motorları maviliklere süreceğiz" diye...
Şimdi ne yapın biliyor musunuz çocuklar.
Giyin o dünyanın en güzel Atatürk'lü formasını, dünyanın ve ülkenin her bir tarafında gururla üstünüz de taşıyın. Sizin hakkınız.
Ne Mutlu Samsunsporluyum Diyene.
Sağlıcakla Kalın.